Cumartesi, Nisan 27, 2024
GÜNDEMMEDYADA BUGÜN

Darbeci General: “15 Temmuz İçin Sus Emri Verildi”!

Erdoğan’a suikast ve Genelkurmay Çatı davalarında yüzlerce kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan eski tuğeneral Gökhan Şahin Sönmezateş 4 yıl aradan sonra ilk kez konuştu ve 15 Temmuz’da ne planladıklarını anlattı. Bir kez daha, “Evet, ben ihtilâle katıldım; ama FETÖ’cü değilim.” diyen Sönmezateş, “mahkemeler başlamadan önce herkese sus emri ile ‘Hulusi Akar hakkında hiç kimse konuşmayacak.’ emri verildiğini” ve herkesin sustuğunu iddia etti.

Oysa örneğin, dün Sincan Cezaevi yerleşkesi içinde iki 15 Temmuz davası görüldü; ama benden başka hiçbir gazeteci yoktu. Söz konusu davalardan birisi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı davasıydı. Yargıtay’ın, verilen kararları “eksik incelemeden” bozması sebebiyle yeniden görülen bu davayı ayrıca yazacağız.

İkincisi ise tam da gündemde olan 15 Temmuz şehitlerimize ilişkindi. Genelkurmay Çatı Davası’ndan ayrılarak, sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu belirtilen isimler hakkında açılan davanın beşinci celsesiydi. Bu dava neredeyse seneden seneye görülüyor; çünkü 17. Ağır Ceza Mahkemesi, şehitlerimizin asli faillerinin yargılandığı davalar ile Genelkurmay Çatı Davası’nın Yargıtay’da sonuçlanmasını, bekletici sebep yaptı.

Turhan’dan sonra konuşan eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş, sözlerine, “Bugüne kadar hiç konuşmadım. 4 yıldır sadece mahkemeleri değil siyaseçileri, gazetecileri izliyor, dinliyorum. Söylenmeyen bir şey kalmadı, her şey dosyada var. Ama bu söyleyeceklerim yandaşlara değil, muhalif gözükenlere.” diyerek başladı.

Ardından, ulusalcı faşist kesimin uzun zamandır Erdoğan’ı desteklediğini, “Perinçekgiller ve ahlâki hiçbir değeri olmayan gazetecilerin” ilgili ilgisiz her şeyi FETÖ’ye bağladığını, sıkışınca da “Atatürkçüyüz” diye bağırdığını; tarikatların Tanrı, ulusalcıların ise Atatürk’le aldattığını öne süren Sönmezateş şu ifadeleri kullandı:

Savcılar, mahkemeler ‘hata yapmaz’ diye düşünüyorlar. Ben de öyle inanıyordum. Bu yaşadıklarımı yaşamadan ölmek istemezdim. Askerlik dönemimde bir fanus içinde yaşamışım, adaletin var olduğunu sanıyordum. Yanıldığımı, yaşayarak öğrendim. Sizi itham etmiyorum, size bayrak açmış değilim; yaşadığım tecrübeleri anlatıyorum. İddianameler aslında Saray’da bir hücre tarafından hazırlanıyor, savcılar sadece rötuş yapıyor. Mahkemeler de görev gereği prosedürü tamamlıyor. Sizden önceki hakim benim son ifademi dinlemedi, uyudu adamcağız.”

Mahkeme Başkanı’nın, “Davayla ilgili konuşun. Burası siyasi arena değil, mahkeme.” uyarısı üzerine, “17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yaşadıklarımı anlatıyorum. Hakimin inisiyatifi yoktu. 15 Temmuz’un özeti budur. O Başkan, Yargıtay üyesi oldu. Şimdi verdiği cezayı çaprazlama onaylayacak.” diyen Sönmezateş şöyle devam etti:

Hapishanelerde binlerce kadın ve çocuk var. Onların benimle, benim onlarla bir ilgim yok. Bu çökülen şirketlerle de ilgim yok. Ne para aldım ne para verdim. Devletin kasasına gitse yine bir şey demeyeceğim, yine birilerinin cebine gitti. Bylock nedir, bilmiyorum. Her neyse ne, ama ihtilâle katılan askerler tarafından kullanılan bir şey değil. Burada esas soru; ana liste nerede? Hiçbir mahkeme bu listeyi görmedi. Belli merkezden soruluyor, gizemli cevaplarla, ‘Var.’, ‘Yok.’ deniyor. Bu hukuk değil, excel listesi. Çıkarmak, koymak bu kadar kolay. Patates hat vs. o kadar absürd ki. Bir konu var ki, çok önemli. ‘Ergenekon, Balyoz FETÖ kumpasıdır.’ deniyor. Net olarak söylüyorum; evet, onlar gerçektir. Genelkurmay, her dönem için, her daim bir darbe planına sahiptir. Zamanı gelince ortaya çıkarılır. Evet Türkiye’de vesayet rejimi vardı ve bu rejimin karargâhı Genelkurmay’dı. Artık değil, bitti. Bakan olacakların listesi Genelkurmay’a gönderilir, incelenir, kimilerinin üstü çizilir, onaylanırdı. AKP de ilk seçildiğinde listeyi gönderdi, bakanlarını öyle belirledi.”

Müyesser YILDIZ’ın yazısı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir