Cumartesi, Ocak 18, 2025
AÇIK GÖRÜŞEĞİTİM

Bütçeden Empatiye de Pay Ayırır Mısınız Lütfen?

Empatiyi müfredatın bir parçası yapabilmek, yalnızca daha anlayışlı bireyler değil, aynı zamanda daha uyumlu bir toplum yaratmak demektir. Hepimizin birbirini daha dikkatle dinlediği, birbirinin ayakkabısıyla yürüyebildiği, birbirini daha derinden anladığı bir dünya mümkün.

Empati, temel olarak, başka bir kişinin duygularını anlamaktır. Başarılı insan etkileşimlerinde asli bir rol oynar. Başkalarının ne hissettiğini algılamamızı ve bu duygulara uygun tepkiler vermemizi sağlar.

“Her şey bitti de şimdi de okul ortamında empati geliştirmenin faydası nedir?” diye sorduğunuzu işitir gibiyim. Ama aslında empati, sosyolojiden siyasete kadar birçok açmazımızın yanıtını veren, kolektif yaşam becerilerimizi geliştiren bir erdem… Empati yoksunu bir lider, bir şirketi iyi yönetemez; empati yoksunu bir siyasetçi seçmen tabanını doğru analiz edemez; empati yoksunu bir anne ileride çocuğunun veya yeğeninin duygularını anlayamaz.

Bakan Gabriel Attal liderliğinde ve Fransız Millî Eğitim Bakanlığı’nın bir pilot projesi çerçevesinde, bu yılın Ocak-Haziran ayları arasında 1000’e yakın anaokulu ve ilkokulda çeşitli pedagojik yöntemlerin de test edildiği “empati dersleri” verildi.

Bu deneysel proje başarılı olunca Eylül ayından itibaren anaokulundan ilkokul sonuncu sınıfa dek “empati derslerine” başlandı. Öğretmenler, bu konuda meslekiçi eğitimden geçirildi.

Dersin amacı, hem çocuklarda erken yaşta empati duygusunu geliştirmek, hem de başkalarının duygu durumlarını fark etmelerini sağlamak, böylelikle okul ortamında şiddet ve zorbalığın önüne geçerken, akademik başarıları da psikososyal boyuttan desteklemek.

Dolayısıyla, yeni başlatılan empati derslerinde toplam 16 adet psikososyal beceri tespit edilmiş. Psikososyal beceriler, bir kişinin gündelik yaşam becerileri kazanması ve toplumsal yaşama aktif şekilde katılması için gereken beceriler. Bu sepetin içine empatiden duyguların yönetimine, adaptasyon kapasitesinden etkin iletişime dek birçok beceriyi eklemek mümkün. Böylelikle kişinin hem kendisiyle hem başkalarıyla ilişkileri gelişiyor, bu da beraberinde eğitim hayatında ve toplumsal yaşantıda başarıyı getiriyor.

Fransa’nın altı aylık pilot projesi şunu gösterdi: Empati duygusu okullarda öğretilerek geliştirildiğinde saygılı bir öğrenme ortamını teşvik ediyor; öğrenci-öğrenci ve öğrenci-öğretmen arasında işbirliğini destekliyor ve çatışmaları azaltıyor; çocukları, başkalarının gerçeklerine ve hassasiyetlerine duyarlı ve sorumlu yurttaşlar olmaya hazırlıyor.

Empati yalnızca başkalarını anlamak değil, aynı zamanda onların yerine kendimizi koyarak dünyayı onların gözünden görmeye çalışmak, “sen değilim ama seni anlayabilirim, seni anladıkça da seninle daha sağlıklı ilişki kurabilirim” demektir. Tıpkı o meşhur Kızılderili deyişi misali: “Bir başkasının deneyimini, onun ayakkabılarıyla bir mil yürüyene kadar anlayamazsınız.”

Empatiyi müfredatın bir parçası yapabilmek, yalnızca daha anlayışlı bireyler değil, aynı zamanda daha uyumlu bir toplum yaratmak demektir. Tıpkı Auggie’nin hikayesinde olduğu gibi, hepimizin birbirini daha dikkatle dinlediği, birbirinin ayakkabısıyla yürüyebildiği, birbirini daha derinden anladığı bir dünya mümkün.

https://www.gazeteduvar.com.tr/butceden-empatiye-de-pay-ayirir-misiniz-lutfen-makale-1738746