Cuma, Nisan 18, 2025
AÇIK GÖRÜŞÇEVRE

İnsanoğlunun Altın Hırsı Yüzyıllardır Ölüm Getirdi,Getirmeye Devam Ediyor.

Erzincan İliç altın madeni sahasında bugün olan bir “kaza” değil, “toprak kayması” hiç değil. İçindeki altını ayrıştırmak için sülfirik asit ve siyanür zehirleriyle işlemden geçirilmiş ve bu zehirlerle kirletilmiş toprak yığınlarının hiçbir tedbir alınmadan üst üste yığılmış halinin göçmesidir.

Uzmanlar, bu yığının günün birinde bu şekilde aşağıya doğru kayacağını ilgili herkesin bildiğini belirtiyor. En az masrafla en fazla kâr etme hırsının kaçınılmaz sonucu yaşandı. Bunun adı “ekokırımdır, insan ve doğa kırımıdır. Failler, şirket yetkilileri ve onlarla işbirliği yapan siyasi iktidardır.

Şimdi, bu felaket yaşandıktan sonra konuşuluyor, ama normal faaliyeti sırasında da bu altın madeni doğayı zehirliyordu. Atık havuzunda biriken siyanürlü suyu, biraz olsun boşaltabilmek için özel olarak kurulan büyük pervanelerle havaya püskürtüyorlardı.

Atık kanallarındaki bir arıza sonucu tonlarca siyanürlü su doğaya boşalmıştı. Bilinen ve yaşanan bir gerçektir; rezerv tüketilip, terkedilen altın madeni sahalarında daha sonraları ot bile yeşermiyor.

Altın madeni işletmeleri kapatılmalıdır. Altın madenciliği yasaklanmalıdır.

Altın, yaşam için olması zorunlu bir ihtiyaç değildir.

Tıp veya teknolojinin bazı dallarında gerekli olan miktar ise, bugün var olan altın miktarının belki de milyonda biri kadardır.

Şirket sahipleri ve yetkilileri, göstermelik ÇED raporlarını kabul eden devlet yetkilileri dahil bütün sorumlular yargılanmalı, haklarında yurt dışına çıkma yasağı getirilmelidir.

Bilindiği kadarıyla, ülkemizin beş ayrı yerinde aynı yöntemle çalışan altın madeni işletmesi halen faaliyetini sürdürmekte, Adana’nın Pozantı İlçesi, Kamışlı Mahallesi dahil olmak üzere birçok yeni altın madeni işletmesi de çalışmaya başlamak üzere hazırlanmaktadır. Çalışmakta olanlar kapatılmalı, yenilerine izin verilmemelidir.

Siyanür ve asit kullanılarak yapılan altın madeni işletmeciliği (liç yöntemi) Avrupa ülkelerinde yasaklanmıştır.

Türkiye’de buna izin vermek, yaşanan ve yaşanacak olan insan ve doğa katliamlarına, ekokırım suçuna ortak olmak anlamını taşır.

Yaşar GÖKOĞLU Ekoloji Aktivisti