Cumartesi, Eylül 23, 2023
İNSAN HAKLARI

Mazlumder’den İnfaz Düzenlemesi İle İlgili Basın Açıklaması

15 Temmuz 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7456 sayılı kanun ile ceza infaz mevzuatında birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Kanun ile adli hükümlüler yönünden örtülü af diyebileceğimiz şekilde ciddi bir infaz indirimi yapılmış, infaz kolaylıkları sağlanmıştır.

Hemen her suç grubundan ceza alan hükümlüler düzenlemeden yararlanırken, siyasi mahpuslar yine kapsam dışı bırakılmıştır. Ayrıntılı olarak ifade edersek düzenleme;

Kişilere karşı suçlar olarak listelenen cinayet, yaralama, işkence, istismar, hırsızlık, gasp, yaralama, dolandırıcılık suçlarından ceza alanlar vd.

  • Topluma karşı suçlar olarak listelenen çevreye karşı suçlar (çevrenin kirletilmesi, imar kirliliği) kamu sağlığına karşı suçlar (uyuşturucu madde imal ve ticareti), Ekonomiye ilişkin suçlar (ihaleye fesat karıştırma, fiyatları etkileme, tefecilik), kamu güvenine, kamu barışına (örgüt kurma), genel ahlaka, aile düzenine karşı suçlar vd.
  • Millete ve Devlete karşı suçlar olarak listelenen kamu idaresinin güvenilirliğine karşı suçlar (zimmet, irtikap, rüşvet, nüfuz ticareti), Adliyeye karşı suçlar (iftira, yalan tanıklık, kamu görevinin suçu bildirmemesi)
  • Devletin egemenlik alametlerine ilişkin suçlardan ceza alanlar (cumhurbaşkanına hakaret, devletin egemenlik alametlerini aşağılama)
  • Uluslararası suçlar olarak listelenen soykırım ve insanlığa karşı suçlar ile göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarını ve özel kanunlarda düzenlenen bir takım suç tiplerini kapsam dahilinde tutmuştur.

Düzenleme ile kapsam dışında bırakılan suç tipleri ise,

  • Devletin Güvenliğine karşı suçlar,
  • Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar,
  • Milli savunmaya karşı suçlar,
  • Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları
  • Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardır.

Bu liste bağımsız ve tarafsız olarak vicdanlı bir şekilde incelendiğinde üzerine saatlerce konuşulacak, sayfalarca yazılacak bir mahiyettedir. Ayrımcılığın boyutu, kayırmanın niteliği, politikanın tutarsızlığı aşikardır. Her fırsatta dile getirdiğimiz, “Devlet ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebilir, kişilere, topluma karşı suçlarda af yetkisi yoktur” şeklinde ifadesini bulan sözün tam tersi yapılmaya devam edilmektedir. Bu durum hukuki olmadığı gibi ahlaki de değildir. Bu adaletsizlik toplumda derin yaralar açmaktadır.

Yaşadığı mağduriyet gündemde olan 86 yaşındaki Mustafa Said Türk örneğinde olduğu gibi herhangi bir somut suçu olmadığı için soyut bir suçlama olan örgüt üyeliğinden mahkûm edilmiş, kocadığı her halinden anlaşılan, sayıları 700’lere ulaşan ağır hasta ve yatalak insanlar; aldığı müebbet cezanın 29 yılını cezaevinde geçirmesine rağmen iyi halli değildir denilerek denetimli serbestliği, 30 yılını tamamlamasına rağmen şartlı tahliyesi yakılanlar; örgüt üyeliğinden aldığı 6 yıl 3 ay cezanın denetimli serbestliği ve şartlı tahliyesi yakılarak 6 yıl 3 ayın tamamı infaz edilmeye çalışılanlar cezaevlerinde tutulmaya devam edilmektedir. Buna karşın kişilere karşı işlenen adli suçlardan mahkum edilenler af, indirim, açık cezaevi hatta dışarıda infaz uygulamalarıyla adeta ödüllendirilmekte, örneğin topluma karşı suçlardan sayılan uyuşturucu ticareti suçlamasıyla 8 yıl 4 ay ceza alan bir mahkum 1 ay kapalı cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilebilmektedir.

Devlet kendisine karşı işlenen bazı suçlarda olabildiğince acımasız ve infaz konusunda tavizsiz olurken, yetkisi olmadığı halde kişilere karşı suçları affetmekle, suç mağdurlarının haklarını çiğnemektedir. Siyasi mahpusların denetimli serbestlikten ve hatta şartlı tahliye hükümlerinden yararlanmaları, iyi hal değerlendirmelerindeki soyut, kanuni olmayan ve keyfi puanlama uygulamaları gibi sebeplerle engellenmektedir. Siyasi mahpuslar, temel hukuk mantığından ve kültüründen uzak idareciler tarafından adeta yeni bir soruşturma ve kovuşturma arz eden uygulamalara ve mülakatlara maruz bırakılmakta, hatta zaman zaman kendilerinden etkin pişmanlık yapmaları dahi istenmektedir.

Siyasi mahpuslar yönünden bariz bir ayrımcı şiddete dönüşen infaz kanunu, eşitlik ilkesi gereği siyasi mahpusları da kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmeli, hukuk dışı uygulamalardan vazgeçilmelidir.

Ağır hasta, kocama haline tutulmuş, cezaevinde hayatını idame ettiremeyeceği açık olan mahpuslarla ilgili olarak daha önce Adli Tıp Kurumu ile ilgili hazırlamış olduğumuz rapor çerçevesinde gerekli düzenlemeler yapılmalı, medyaya yansıyan iç acıtıcı görüntülerin tekrarı önlenmelidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir