Abdulbaki Erdoğmuş: Kürt ve KHK’lılar için “Af”, Devletin Yanlıştan Dönmesidir.
Af, hak sahibinin hakkından vazgeçmesi ve olanları unutmasıdır. Devlet açısından Af ise devletin cezalandırma hakkından vaz geçmesidir.
Cezalandırma hakkı, meşruiyetini adalet ilkesinden ve toplumsal faydadan alır. Cezalandırmanın faydası söz konusu değilse, cezadan vazgeçmek hem adalet ilkesine hem de toplumsal faydaya daha uygundur.
Af ile toplumsal fayda gözetilerek, hükmedilmiş cezaların kaldırılarak barışın sağlanmasına katkı yapılması amaçlanır. Bu nedenle Affın, geçmişte vuku bulmuş olayların tamamıyla unutulmasına vesile olması gerekir.
…
Bu bağlamda siyasal suçlar dışında da vatandaş adına devlet, Af yetkisini kullanabilir ancak vatandaşın mağduriyetini tazmin etmek zorundadır.
Benim dikkat çekmek istediğim asıl husus; Siyasal Aftır. Çünkü siyasal suç olarak görülen eylemler, doğrudan devlete karşı yapıldığı için failler cezalandırılmaktadır.
Bu nedenle Af söz konusu olacaksa, öncelikle devletin; kendisine yönelik eylemlerden ceza almış mahkumları serbest bırakması gerekir.
Düşünce, fikir, siyaset veya bir gruba aidiyet nedeniyle mahkûm olmuş insanlar için AF dilenmez.
Kumpas kurularak, sahte ve uydurma siyasi gerekçelerle mahkûm edilen binlerce Kürt ve KHK ile mahkûm edilen on binlerce masum insan var. Bunlar doğrudan iktidar/devlet tarafından mağdur edilmiştir.
Sadece iltisak veya Örgüt propagandası gerekçesiyle cezalandırılmış yüz binlerce insan var.
AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) kararlarına rağmen ceza evinde hukuka aykırı olarak tutulan insanlar var.
…
Bu uygulamalar, birer hak ihlalidir, kime ve hangi kesime karşı uygulanırsa uygulansın hukuki bir meşruiyeti olamaz.
Bu kapsama alınanlar için Af; bir bağışlama, lütuf ve ihsan değildir, İktidarın/devletin yanlışından dönmesidir.