Cumartesi, Ocak 25, 2025
GÜNDEMMEDYADA BUGÜN

Günal Kurşun: Meğer Terörist Değilmişim

Biz cezaevindeyken, cevap verebilme imkânımız olmadığını da bilerek kanal kanal gezen ve bizlerin büyük casuslar olduğumuzu anlatan, bir dönem sonra da çöp sepetine atılan AKP milletvekili ne hissediyor?

2017 Temmuz’unda, daha önce onlarca benzerine katıldığım bir insan hakları atölye çalışması sırasında, İstanbul Büyükada’da bir otelde diğer dokuz insan hakları aktivisti dostumla birlikte gözaltına alındım. Apar topar götürüldüğümüz Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin nezarethanesinde 13 gün gözaltından sonra, çıkarıldığımız sulh ceza görevlisi tarafından tutuklanarak gönderildiğim Silivri Cezaevi’nde ise 100 gün kaldım.

Hikâye elbette tanıdık gelebilir. 2017 başlarında Uluslararası Af Örgütü, KHK’lılar konusunda bugün hale referans olarak kabul edilen iyi raporlarından birini yayınladı. Raporda, 15 Temmuz sonrasında yaşanan saçmalıklar eleştiriliyor, işlerinden atılan binlerce KHK’lıya uygulanan rejimin büyük bir insan hakları ihlali olduğu dile getiriliyordu. Devamı gelirse, özellikle uluslararası alanda hükümeti çok zora sokabilirdi. Bir biçimde durdurulmalıydı.

Raporun yayınlanmasından yaklaşık 50 gün sonra, 2017 Haziran’ında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nin başkanı, Türkiye’de mülteci hukuku konusunda en iyi isimlerden olan dostum Av. Taner Kılıç tutuklandı. Bir ay sonra Kılıç’ın davası, “Büyükada operasyonu” ile tutuklanan bizim davamızla birleştirildi ve ortaya daha büyük bir “insan haklarının yargılandığı” dava konmuş oldu.

Doğrusu işe de yaradı, zira o tarihten sonra ne yargı ne de temel haklar konusunda Uluslararası Af Örgütü’nden Türkiye’ye ilişkin o çapta bir rapor yayınlanamadı, birkaç münferit konuda basın açıklaması yapılabildi. Büyükada grubu olarak yabancı hak savunucusu arkadaşlarımız da dahil olmak üzere 100 gün, Taner Kılıç’ın ise 14 aylık esaret dönemi, bu sessizliğin ardından   sona erebildi.

Günal KURŞUN’un yazısı