Pazar, Mart 16, 2025
GÜNDEMYAZARLAR

KHK Sorununun Mağduru, Çözümünün İse Öznesiyiz…

Geçen yazıya kaldığım yerden devam etmeyi planlamıştım ancak Kampana News’de 6 Nisan 2023’te hukukçu Levent Mazılıgüney’in programında bir diğer hukukçu ve KHKlı akademisyen Günal Kurşun’un sözlerine denk geldim. Seçim sürecindeyiz ve KHKlıların bir kısmının Millet ittifakı ile Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri partilere vekil aday adaylığı başvurularının olduğunu biliyoruz. Günal Hoca tam da bu konunun tartışıldığı programda şu sözleri söyledi:

“KHKlıların bizzat kendilerinin bu işin öznesi olarak, kürsüye çıkıp kendi haklarını savunması gerekir. Aksi halde KHKlılar nesneleştirilmiş olur”.

Sarf edilen bu cümleye sonuna kadar katılıyorum. Retorik olarak çarpıcı, heyecanlandırıcı ve kışkırtıcılığı yüksek bir ifade karşımızda duruyor. Şimdi cümlenin her bir ifadesine dönelim ve aslında bildiğimiz ve dönemsel olarak mağdur kitlenin değiştiği duruma… KHKlılar olarak bizler bu sorunun mağduru ve muhatabıyız. Ancak öznesi değiliz. Çünkü öznesi olmamız mümkün değil. Bir KHK ile önceden hazırlanmış ekli listelerin iliştirildiği, boş kağıtlara atılan imzalarla bir gece yarısı yüz binleri ihraç edecek kadar gözü dönmüş olamayız. Dolayısıyla faili, eylemi gerçekleştireni ve sonunda da öznesi değiliz. Öznenin kim olduğu açık seçik ortadadır ve hukuk içinde hesaplaşılmalıdır.

“Kürsüye çıkmak”… Ülkemizde seçilmişlerin ya da atanmışların bir şekilde söz kullandığını unutmadan ifadeye odaklanmak istiyorum nedense… Kürsü, sorunların ve çözüm önerilerinin aktarıldığı yer olma vasfını yitireli çok oldu. Zaman, pek çok kavramın içinin boşaltılışını seyretmemize ve ilginç bir şekilde rıza göstermemize neden oldu. Zamanı suçlamak değil derdim, bir suçlu varsa o bizleriz, bireyleriz… Dolayısıyla kürsüye çıkmanın bir anlamının kalıp kalmadığını görmemize de az bir zaman kaldı.

“KHKlıların kendi haklarını savunması gerekir”… Evet beklenen ve gereken budur. Peki bakalım yüz binleri doğrudan, milyonları ise dolaylı şekilde etkileyen OHAL/KHK’larına karşı nasıl bir hak arayışında bulunuldu. Üzerinden 7 yıl geçmiş bir süreçten bahsediyoruz ve kim bilir daha ne kadar sürecek. Ankara’da Yüksel caddesinde, Sivas Caddesinde; İstanbul’da Bakırköy’de, Kadıköy’de, Adana’da, Van’da… 1 Mayıslarda… Sokağa yansıyan hak arayışı bu kadar…

Sokaktan çıkıp iç mekanlara yöneldiğimizde hak arayışımızın bir nebze daha etkili olduğunu söyleyebiliriz. AKP, MHP ve bir kısım küçük bileşen partilerle görüşmeme kararımız prensip kararıdır. KHK sorununun bizzat faili, uygulayıcısı ve destekçisi olan siyasal partilerle bir araya gelmemiz şu durumda söz konusu değildir. Geriye kalan muhalif kanattaki partilerle temasımız 72 ildeki KHK’lılar Platformunca devam ettiriliyor. O kadar ki bazı KHKlı arkadaşlarımız seçim sürecinde bu partilerde vekil aday adaylıklarına başvuru yaptılar. İşte Günal Hoca’nın bahsettiği “kürsüye çıkmak”  burada vücut bulabilecek mi? Bu fırsat siyasi partilerce KHKlılara tanınacak mı? Birkaç gün içinde göreceğiz. Ve cümlenin asıl vurucu ifadesi “nesneleştirilme”…

Tüketim toplumunu ifade eden nesneleşme veya nesneleştirilme olgusu eşyaya özgü olmaktan çıktı. Sorunlarımızın nesneleştirildiği, yeri geldiğinde sayısal bir veri olarak kaldığı, ruhsuzlaştırıldığı bir dönemde KHKlılar nesneleştirilebilir mi ya da buna müsaade edecek miyiz?

Türkiye siyasal hayatına baktığımızda kronikleşen pek çok sorun var… Kadın ve kadına şiddet, Kürt meselesi gibi… Yakın tarihimiz itibariyle son 20 yılda bu sorunlar hiç tüketilmedi aksine yeniden ve form değiştirerek üretildi. Bu üretim sürecine sorunun muhatapları ve mağdurları da katkı sundu. Bilerek veya bilmeyerek… Sorunlar devam ettiğine göre nesneleşme de son sürat devam ediyor.

KHK sorununun mağdurları ve muhatapları olarak nesneleşmeye göz yummak istemiyorsak, bu sorunun her gün yeniden farklı formlarda üretilmesine aracılık etmek istemiyorsak çözümün öznesi olmamız gerekiyor. Bu özne olma durumu Meclis kürsüsünde yer almaksa bunun için baskı yapılmalı ancak bunun tek başına yeterli görülmesi de söz konusu değildir.

KHK sorununun çözümüne yönelik mücadele işe dönüş, göreve iade veya geriye dönük maaşlarımızı alma mücadelesi değil bunların ötesinde onur ve hak mücadelesidir.  Bu nedenle nesneleştirilmeye müsaade etmeyeceğiz. KHK sorununun mağduru çözümünün ise öznesiyiz… Bu unutulmamalıdır.

FATMA AYPARÇASI