Bir Yol Ayrımındayız KHK’li Arkadaş!

Devam mı etmeliyiz yoksa, vaz mı geçmeliyiz? Bir zamanlar gül bahçesi olan bu cennet memleket; bir bataklığa dönüşmüşse ve sivrisinekler her gün biraz daha şiddetini artırarak hastalık saçıyorsa, Kokudan durulmuyorsa eğer serin rüzgarların estiği akşamlarda, Islah etmek, gücümüzü kat be kat aşıyorsa ne yapmalıyız?

Bir taraftan Sahiplendikçe sivrisineklerin sayısı artıyor. Diğer tarafta da İçimiz yanıyor vazgeçince.

Bir yol ayrımındayız arkadaşlar ! “Askıya mı alsak?” diyorum kutsal bildiğimiz tüm değerleri? Bir süre ayrılsak mı tanrıların sömürüldüğü mabetlerden? Fırlatsak mı elimizdeki kovayı? Taşımasak mı artık insan öğüten haram değirmenine suyu. Kadınlar kurban ediliyorken ulu orta meydanlarda, haksızlığa dayanamayıp intihar ediyorsa KHK’liler ve arşı alayı titreten zulümler tam hız devam ediyorken, kutsadıkları tüm objelerden uzak mı dursak? Ortak olmasak mı artık işlenen günahlara?

Haramiler tutmuş tanrıya giden bütün yolları! Köprü turnikelerden zulmü alkışladığın kadar izin veriliyor geçişlere ve o turnikelerden geçmeme pahasına, sessizliğimizle alkış tutmayı zûl mü saysak!..

Bir yol ayrımındayız ey her türlü zulmü iliklerine kadar yaşamış arkadaş! . İzin vermemeliyiz sarı saçlarını kıyamet alameti sayan karanlıklara. Parçası olmamalıyız bilimden uzak cehaletin egemenliğine. Teslim olmamalıyız inanç söyleminden başka hiçbir vasfı olmayanlara. Kurban etmemeliyiz aydınlığı, ezbere söylemleri alındıktan sonra bir çakıl taşı dahi etmeyenlere.

Ağlamaktan baygın düşmüş bebeğini doyuramazken mazgalın arkasındaki sütü kesilmiş bir KHK’li kadın, Musa’nın Tur dağı masalları yatıştırmamalı öfkemizi!

Bir yol ayrımındayız, KHK’li arkadaş!. Mesafe koymalıyız tek silahları inanç sömürüsü olan beyni boş insanlara. “Geliyorsanız; bilimle teknolojiyle sanatla kültürle gelin bize” demeliyiz. Güçlerine güç katmamalıyız, tek bildikleri inançları kutsayarak. “İlgilenmiyoruz” diyebilmeliyiz artık suratlarına. Silahsız ve savunmasız kalmalılar, hem de çırılçıplak…

Askıda kalmalı bir müddet sömürü malzemesi. En azından bataklık kuruyana kadar.

Nurullah DÖNMEZ

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir