Cuma, Nisan 19, 2024
YAZARLAR

Merkez Bankasında Asıl Tükenen Şey

Ekonomi, esas olarak “itibar” mefhumunun üstüne kuruludur. İtibarınız yoksa, çekiniz bir değer taşımaz, kimse sizinle alış-verişe, ticarete kalkmaz. Devletlerin ekonomik gücü de yine itibarîdir. İtibarınız yoksa paranızın değeri sadece bir kağıt parçasından ibarettir. Tahvillerinizi kimse almaz, kredi notunuz düşer, hiç bir devlet ekonomik işbirliğine geçmek istemez, kredilerde zorluklar, tereddütler yaşanır.
Merkez bankaları, en genel anlamıyla, bir ülkenin para politikasından, piyasa regülasyonundan, fiyat istikrârından sorumludur. Bir ülkenin ekonomik itibarını ayakta tutan, artıran yahut eksilten kurum, merkez bankasıdır. Aslında, merkez bankaları “itibar” pazarlarlar.
Geçtiğimiz günlerde, Merkez Bankası faiz kararını açıkladı. Beklentiler doğrultusunda adım atarak, politika faizini 1.5 puan indirimle yüzde 9’a düşürdü. Faiz iki yıl sonra tek haneye inerken, Merkez’in son dört toplantıdaki faiz indirimi 5 puanı buldu. Merkez Bankası, bu kararını duyurduğu açıklamasında: “…hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları liralaşma stratejisi çerçevesinde kararlılıkla kullanmaya devam edecektir…” ifadesiyle dövizi baskılamayı sürdüreceğini de açıklamış oldu. Zaten geçen senenin son aylarında yeteri kadar yükselmiş olan döviz, son dönemde kredi büyümesini ve döviz alımlarını sınırlayan düzenlemeler, kur korumalı mevduat uygulaması, kaynağı belirsiz para girişleri ve döviz işlemlerinde TCMB ile kamu bankalarının belirleyici olduğu mekanizmalarla döviz kurlarında yatay bir seyire girmiş görünüyordu. Ayrıca, “faiz kararına ilişkin Para Politikası Kurulu’ndan yapılan açıklamada faiz indirim sürecinin tamamlandığı “ belirtildi. Bu demektir ki, -eğer kararını değiştirmezse- yakın zamanda bir faiz indirimi daha gözükmüyor. Yani faiz 9’a sabitlenmiş görünüyor.
Bütün merkez bankaları gibi, TCMB ‘da aldığı kararlarla piyasaya bir yön verme amacını hedefler. Şu halde, alınan bu kararın piyasalarda bir etkisini görmemiz gerekmekte. Bu kararın ardından ne oldu mesela? Ne etkilendi?
Bu karar:
Bireysel kredi faizlerini ne kadar etkiledi?
Şirketlerin yatırım kredi faizlerini ne kadar etkiledi?
Devletin Türk Lirası bazlı borçlanma faaliyetlerini ne kadar etkiledi?
Ülkenin kredi risk puanını ne kadar etkiledi?
Dolarla borçlanma faizlerini ne kadar etkiledi?
Döviz-Türk Lirası paritesini nasıl etkiledi?
Bütün bu soruların cevabı: maalesef neredeyse hiç etkilemedi…
Peki niye böyle bir durum ile karşılaştık? Merkez Bankasının kararına piyasalar niye bu kadar kayıtsız kaldılar? Çünkü, tek kelimeyle, Merkez Bankasının satış raflarındaki ürünü, yani
2
itibarı kalmadı. Rafları boş. Artık piyasa, TCMB’nin açıklamalarına çok ta takılmıyor, kendi reel
piyasasına bakıyor.
Yokuşta aşırı zorlanan arabanın debriyaj balataları nasıl işlevsiz kalır, ne kadar gaza
bassanız da araba hareket etmez, baskı balatası boşa döner ise, gereksiz zorlamalarla artık
ülkenin bir numaralı piyasa kontrol kurumu olan Merkez Bankası da yanık balata misali,
piyasaya etki etme yönünü eritmiş, ekonomik taraflarca kaale alınmaz noktaya ulaşmış
gözükmekte. Başta da ifade ettiğim gibi ekonomi itibari bir yapıdır, itibarınız yoksa değeriniz
de yoktur. Paranız olsun yahut olmasın…(Merkez Bankasının döviz rezervi muammasına hiç
temas bile etmiyorum). Merkez Bankasının asıl tükettiği rezerv: itibardır ve parayla dahi
alınamaz. Eğer piyasaya sözünüz geçmiyorsa (eğer varsa bile) paranız hiç geçmez.
Görülen o ki, Ülkenin bir resmi kurumu daha kısa vadeli siyasi amaçlar uğruna geriye
dönüşü zor hasarlar almak üzeredir. Maalesef, buna dur demeyi düşünenlerin yetkisi yok,
yetkisi olanların da dur demeye niyeti yok. Sonuçta bir köklü kurum daha -sokak ifadesiyle ıskartaya
ayrılmış, işlevsizleştirilmiştir. Bu Kurumu tekrar etkinleştirip ekonomi
mekanizmasının önemli bir bileşeni haline getirmek, uzunca bir zaman alabilir. Bu da
ekonomide çalkantı demektir, dümensizlik demektir, kendi başınalık demektir. Uluslararası
ekonomi otoritelerinin, Dünyanın global bir resesyona doğru sürüklendiğine açıklamalarını da
düşünürsek, -sağlam tutunun- demekten öte bir şey söyleyememek çok zor…

Erdal ÇAKIR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir