Cumartesi, Nisan 20, 2024
YAZARLAR

Birbirinizin Mallarını Haksız ve Hukuksuz Bir Şekilde Yemeyin!

Bu konuda bir bakıma Ali Şeriati’nin ifadesiyle “Dine karşı Din” anlayışıyla İslami kesimdeki yanlış “Din” algısının bu topluma verdiği zararı ve doğru olanı ısrarla ifade etmeye çalışıyorum. Bu tashih ve tecdit yapılmadan toplum olarak iflah olma imkanımız olamaz.

Sosyal medya mecralarında öyle saç, baş yolduracak paylaşımlara şahit oluyorum ki, insani bir sorumluluk duymamış olsam; “Ne haliniz varsa görün” der köşeme çekilirdim. Tabii ki öyle değil. Çünkü Allah olup bitenlerin farkında olan bizlere sorumluluk yüklemiş. Onun için bizim kahırlanmaya hakkımız yok. Tıpkı Taif’ten yaralı dönen İnsanlık Paratonerinin yaptığı gibi… Onun için de bıkmadan, usanmadan doğru bildiklerimizi paylaşmaya devam edeceğiz. Bizim kimseyi değiştirmek gibi bir mükellefiyetimiz yok ama bildiklerimizi muhataplarımıza bildirmek / anlatmak, izah etmek gibi bir sorumluluğumuz var.

Evet, son zamanların en önemli mevzuu “ekonomi”. Ekonomik ilişkiler bir toplumun dirlik ve düzenini belirler. İlişkilerin helal dairesi içerisinde cereyan etmesi o toplumu bir refah ve huzur toplumuna taşır. Yok, tam aksi haram dairesi içerisinde işliyorsa, kul hakları birbirine geçiyorsa; hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet sıradanlaşıyor, kanıksanıyorsa o toplumda, huzur, refah, dirlik, düzenlik kalmaz; karmaşa, kaos, baskı ve terör baş gösterir.

Evet, bugün bu ülkede her türlü ekonomik hastalık toplumun bünyesini sarmış; adeta metastaz kılmış. Yapılan tedavi de kemoterapi gibi tam olarak iyileştirmek yerine ömrünü biraz daha uzatıyor; lakin süründürüyor.

Düşünebiliyor musunuz? Eskiden iktidarın haremi ismetine giren bir mafya lideri, içeriden öyle haberler veriyor ki, pes dedirten cinsten. En kötüsü de, hiçbir iddia ve ifşa inceleme ve soruşturma konusu yapılmıyor. Adeta yaptıkları yanlarına kar kalıyor. Tehditle, şantajla o kadar insanın malına, mülküne çökülmüş; “fetö” kumpasıyla iş adamları tehdit edilerek haraca bağlanmış, mallarına mülklerine çökülmüş. Anlayacağınız tam bir mafya düzeni kurulmuş; kim kime, dumduma; gücü güce yetene…
Siyasetin ve bürokrasinin içerisinden gördükleri yardım ve destekle vatandaşın ve devletin malına, servetine çökmüşler. Peker’in, o kadar kişi, yer ve zaman belirterek ifşaatta bulunmasına rağmen hiçbir tahkikat yapılmadı. Bu da iddiaların doğru olduğunun karinesidir. Öyle olmasa iddialarla ilgili tahkikat açarlar ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşarak kendilerini aklarlardı.

Bugün yaşadıklarımızın hem zahiri ve hem de Müslümanlar açısından batıni izahları, arka planları var.

Müslümanlık iddiasında olanlar lütfen Nisa Suresi 29. Ayeti dikkatle okusunlar ve bugünümüze mesajı nedir diye tefekkür etsinler.

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda meşru / yasal olmayan yollarla yemeyin (karanlık finansal işler çevirmeyin). Karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret yapmanız ise, elbette meşrûdur. Sakın haram yiyerek, başkasının hakkını gasbederek kendinizi öldürmeyin. Allah size pek merhametlidir. (Nisa:29)

Ayetteki “kendi kendinizi öldürmeyin!” emri, “birbirinizi öldürmeyin!” veya “intihar etmeyin!” demektir. Veya başka bir yorumla, “Haksız yere başkalarının mallarını alanlar toplumun nizamının bozulmasına sebep olurlar; bu durum kendilerinin de sonunu hazırlayabilir.”

Bu konuya Bakara Suresinde de değiniliyor:

“Aranızda birbirinizin mallarını (hırsızlık, kumar, gasp, faiz, aldatma, hile gibi) haksız ve bâtıl sebeplerle yemeyin. (Bu kötülükleri serbest bırakan zulüm ve sömürü sistemlerine ve işbirlikçi hain yönetimlere fırsat tanımayın ve arka çıkmayın.) Ve insanların mallarının bir kısmını bile bile günah ve haksız yöntemlerle yemek için, onları (rüşvet olarak) hâkimlere aktarmayın.” (Bakara:188)

Ayette, “Her şeyden önce insanları dolandırmayın; paralarını, mallarını hortumlamayın” diye insanları uyarırken aynı zamanda çok derin bir mevzuya da gönderme yapıyor.

O nedir?

“Sahip olduğunuz mal, mülk, servet ile devlet yöneticilerinin, politikacıların, yargı mensuplarının ve diğer ilgililerin ilgisini çekerek kendi küçük grubunuzla halkı soyup soğana çevirmeye kalkmayın” Sermayedarlar, siyasileri kolaylıkla ellerinde tutabiliyorlar. Siyasiler bir kez onların hakimiyeti altına girdi mi, yakalarını kaptırdılar mı, halkın aleyhine alınan kararların bedelini bütün halk öder.

Halk uyurken piyasadaki çeteler (Bugün beşli çete dedikleri cinsten) iktidarla ortaklaşa halkı bu şekilde sömürüyor, soyuyorlar. Hırsızlar hanelere nasıl geceleri gelip, hane halkı uyurken hırsızlık yapıyorlarsa, bunlar da karanlık ilişkilerle işi kılıfına, usulüne uydurarak yaparlar ve yapıyorlar.

Biz bugün bunları canlı olarak yaşıyoruz. Ancak Cenabı Allah bize 14,5 asır öncesinden bunların olabileceğini haber veriyor.

Allah ticareti teşvik ediyor. Ne tür bir ticaret olursa olsun yasal kurallara uyularak satıcı ve alıcı arasında çok şeffaf bir alış-veriş, karşılıklı anlaşmayla gerçekleşecek ticaret teşvik ediliyor.

Ayetin hemen devamında gelen “birbirinizi öldürmeyin” ibaresiyle Allah, iktisadi yozlaşmaya dikkat çekiyor. Bu yolsuz ve yozlaşmış düzenin geçerli olduğu toplumlarda çok çirkin suçlar da baş gösterir. Allah bizi korumaya almak için uyarıyor. Nisa 30. Ayette de bu tehdit geliyor;

“Kim sınırları aşarak ve haksızlık ederek bunu yaparsa Biz onu ateşe sokacağız. Bu da Allah’a çok kolaydır.”

Allah neden bu kadar sert bir dil kullanıyor olabilir?

Dikkatinizi çekerim; burada ateşe atılmakla tehdit edilen kafirler değil, Müslümanlık iddiasında olanlardır.

Yani, öyle “ben Müslümanım, cennet garanti” diye efelenme;

“İman ettik” diye kendinizi güvende zannetmeyin. İmanınızı amellerinizle /eylemlerinizle ispat edin! İman iddiasında bulunduklarınızın aksini yapmayın!

Öyle İslam’ı temsil iddiasında bulunup her tür haltı kendinize meşru görmeyin!

Yaparsanız ne olur?

İşte o zaman tehdide muhatap olursunuz. İman sadece iddiadan ibaret olamaz; iman, bilinçli olarak seçtiğimiz bir hayat tarzı olmalı; hem yaptığımız ticarette hem de birbirimizle olan ilişkilerimizde halimiz bizatihi İslam olmalıdır.

Allah gerçekten kullarına karşı çok merhametlidir. Bizi ateşten korumak için Nisa 28 ile yine de uyarıyor;

“Allah sizin yükünüzü hafifletmek ister, çünkü insan hilkatçe zayıf yaratılmıştır.”

Haramlar, insan hürriyetini engelliyormuş gibi görünür. Fakat unutmayalım ki kendi haline bırakılmış nefis, kötülüğe meyleder. Hem insanın ferdî hayatını koruyup iyileştirmek, hem de toplum içindeki diğer insanların hak ve hürriyetlerini, can, mal ve namuslarını korumak için Allah bu sınırlamaları getirmiştir.

İnsan zayıf yaratılmıştır. Bize olan merhametinden dolayı Allah bizim yükümüzü hafifletmek istiyor. Eğer Allah’ın yasakladığı fiilleri işlemeyecek olursak; yani Allah’a karşı ahlaklı olursak Allah yükümüzü hafifletir; bizi zor durumda bırakmaz.

Temiz, helal para bereketiyle gelir; kirli para ise sıkıntısıyla gelir ve hiçbir hayra vesile olamaz.

Fahrettin DAĞLI

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir