Cumartesi, Nisan 20, 2024
GÜNDEMSİYASET

Selahattin Demirtaş: Bu Gün Olsa Kurmayacağım Cümleler Var

Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HalkTV programcılarının sorularını yanıtladı. Selahattin Demirtaş: “Bugün kurmayacağım ya da o şekilde ifade etmeyeceğim cümleler var” dedi

“Bugün olsa kurmayacağım ya da o şekilde ifade etmeyeceğim bazı cümleler var” ifadesini kullanan Demirtaş, “Örneğin ‘Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz’ ifadesi hem bağlamından koparılmaya hem yanlış anlaşılmaya çok müsait bir ifadeydi” dedi.

Sorular ve cevaplardan bazı başlıklar şöyle:

İpek Özbey: Saçınızı kazıtma protestosu çok konuşuldu. Sizi bunu yapmaya iten şey neydi? Nasıl gelişti?

Gece uyumak üzere ışığı kapatıp yatağa uzandığımda biraz önce televizyonda izlediğim Mahsa Amina’nın görüntüleri ile İran’daki halk direnişi kafamda dönüp duruyordu. Bu gibi durumlarda insan cezaevinde kendisini çok çaresiz hissediyor. Bir şeyler yapmak isteseniz bile imkânlar çok kısıtlı. Mahsa, saçları nedeniyle katledildiği için o anda, saçlarımızla bir mesaj verebiliriz diye düşündüm. Hemen Selçuk Hoca’ya söyledim, o da destekledi. Sabahında da saçlarımızı kazıttık.

‘SON SANİYEYE KADAR ORTAK ADAYDA ISRAR’

Fikret Bila: Kılıçdaroğlu aday olursa HDP destekler mi, yoksa aday mı çıkarır?

Bu soruya HDP adına cevap vermem mümkün değil, takdir edersiniz ki. Sorunun doğrudan muhatabı HDP yönetimi. Bununla birlikte, HDP’nin bu konudaki yaklaşımını hatırlatabilirim. Şöyle ki, HDP geçen yıl tam da bugünlerde açıkladığı 11 maddelik tutum belgesinde açık, şeffaf bir şekilde müzakere ederek ortaklaşacakları bir adayı desteklemeye hazır olduğunu açıklamıştı. Yani son dakikaya, son saniyeye kadar ortak adayda ısrarcı olunacak, kapılar açık tutulacak. Ben de bu yaklaşımı tümüyle destekliyorum. Eğer ortak adaylık süreci HDP’nin de görüş ve önerileri alınarak ve HDP tutum belgesindeki 11 madde müzakere edilerek belirlenirse HDP kendi adayını çıkarmayacağını ilan etti, ki bu son derece açık, dürüst ve mantığa uygun bir tutumdur. Dolayısıyla bizim için isimden çok, ilkeler ve uzlaşma önemlidir.

Barış Pehlivan: Cezaevi muhasebe yerleridir de… Bugünkü Selahattin Demirtaş’ın dışarıda yaptıklarına ya da yapamadıklarına dair ‘keşke’leri nelerdir?

Deneyimli bir mahpus olarak cezaevini biliyorsunuz tabii 🙂 Elbette yaşamın her dönemi bir muhasebeyle geçmek zorunda. Cezaevi de bunun için “ideal” bir yer. Çok fazla keşkem yok açıkçası. Ancak Çözüm Süreci’nin başarılı olması için daha fazla inisiyatif alabilirdim. Her ne kadar AKP süreci istismar etse, kendine yontmaya çalışsa da. Bazı eksikleri ve yöntem hataları olsa da. Daha şeffaf, daha hukuki bir süreç yürütülmeliydi ve konuyu TBMM zeminine çekebilmeliydik diye hayıflandığım oluyor. Bir de bugün olsa kurmayacağım ya da o şekilde ifade etmeyeceğim bazı cümleler var. Örneğin “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” ifadesi hem bağlamından koparılmaya hem yanlış anlaşılmaya çok müsait bir ifadeydi. Ben orada, Öcalan PKK’ye silah bıraktıracak ve barışa katkı sunan hiç kimsenin yaptıkları toplum tarafından unutulmayacak demek istiyorken istismara açık bir cümle kurmuş oldum. Bir de atlanıyor ama o günlerde AKP çevreleri Erdoğan ve Öcalan’a Nobel Barış Ödülü verilmeli demekten geri durmuyorlardı. Öyle bir atmosferdi. Benim o cümleyi sarf ettiğim dönemin siyasi atmosferi unutuluyor, unutturuluyor. Aslında ben öyle heykel meraklısı biri değilimdir. Heykelini dikmeyi, mecazi anlamda kullanmıştım. Hatta aynı gün, yani o sözleri söylediğim gün, heykel meraklısı olmadığımı söylemiştim de. Ama meydan meydan dolaştırılarak aleyhime propaganda olarak kullanılan videonun devamındaki o bölümü hiç kimse yayımlamıyor.

‘SİLAH ARTIK BİR HAK ARAMA YÖNTEMİ OLAMAZ’

İpek Özbey: Toplum kutuplaşacaksa, demokrasiye ve insani evrensel değerlere inananlar ile faşistler ve hırsızlar halinde iki kutba ayrılmalı” demiştiniz. Şimdiki kutuplaşmanın adını nasıl koyarsınız?

Demokrasi yanlıları ile demokrasi karşıtları şeklinde bir kutuplaşma var. Tabii ki bu kutuplaşmanın bir gerilime, çatışmaya dönüştürülmemesine özen gösterilerek ve kutuplaşmanın siyasi zeminde kalmasına dikkat ederek hareket edilmeli. Yani bir kişi demokrasi karşıtı bile olsa düşman, vatan haini, suçlu değildir; o da eşit yurttaştır. Demokrasi yanlılarının bunu hiç unutmaması gerekir. Elbette demokrasi yanlısı olmayı en geniş anlamıyla ele almamız lazım. Demokrasi yanlısı olmak sırf seçime ve sandığa inanmak değildir. Temel insan haklarının tamamına eksiksiz, amasız, ancaksız saygılı olmayı, bilinçli olmayı gerektirir. Demokrasi yanlısı olmak, demokrat olmak aynı zamanda ahlaklı ve erdemli olmayı da gerektirir. Tüm bu davranış, düşünüş ve ilişki biçimlerine demokrasi kültürü diyoruz. Örneğin haram yemeyen, haksızlık etmeyen, zulme sessiz kalmayan, herkesin hakkına saygılı davranan bir Müslüman demokrattır, demokrasi yanlısıdır. Ama oruç tutup rüşvet yiyen, zekat verip kul hakkı yemekten hiç çekinmeyen, namaz kılıp adaletsizliğe ortak olan bir Müslüman, İslam’a göre günahkar olmasının yanı sıra, aynı zamanda demokrasi karşıtıdır. Veya sokakta su içip şişesini yere atan biri demokrasi karşıtıdır.

Halktv.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir