Pazar, Ocak 5, 2025
MEDYADA BUGÜN

Mete Kaan Kaynar: Altılı, Adayını HDP’ye Göre Belirlemek “Zo-run-da”

Millet İttifakı’nın yeni cumhurbaşkanı adayı CHP “inisiyatifi” ile belirlenecek, İyi Parti’nin “onayı” diğer dört partinin “olur”u alınacak. Bu aday da muhtemelen HDP’nin öncülük ettiği Barış Bloku’nun da Sosyalist Blok’un da “istediği”, “arzu ettiği” onların da gönlünde yatan” bir aday olmayacak. Millet İttifakı’nın dışındaki diğer iki muhalif ittifak bu karara uymak “zorunda” kalacaklar.

Gürsel Tekin’in açıklamalarıyla birlikte “çarşı pazar karıştı”, altılı masa politik “sosyeteye malamat oldu”.

TV100’de katıldığı programda Gürsel Tekin “İktidar olursanız HDP’ye bakanlık verecek misiniz?” diye sorulunca HDP’li TBMM Başkan Vekili Nimetullah Erdoğmuş’u kastederek “HDP’li başkana elimizi kaldırıyor muyuz? Buna genel başkanlar dahil. ‘Sayın başkanım söz hakkı istiyorum’ Şimdi bunu hak sayacaksınız ama bu ülkeyi yönetmek için bu kabul olmaz… O zaman seçime sokmayın kardeşim. Böyle bir şey olabilir mi? O zaman milli irade nerede kaldı. Bu seçmen yarın nasıl oy verecek kendi partisine. Elbette HDP’ye bakanlık verilebilir, her partiye verilebilir” diye cevap vermişti.

Tekin’e tepkiler de yükseldi. İyi Parti Genel Başkanı Akşener “HDP’nin olduğu masada biz olmayız. Bizim olduğumuz masada da HDP olmaz!” dedi. Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu, “Kime sordunuz da kime neyi veriyorsunuz? Bu gibi açıklamalar doğru değil ve biz böyle bir şeye asla razı olmayız.” diyerek tepkisini gösterdi. Partinin Yozgat İl Başkanı Metin Özışık da “PKK’ya bakanlık verilebilir’ diyen bir zihniyetle aynı masada olmayı kabullenmem mümkün değildir.” diyerek görevinden istifa etti.

O-TU-RA-CAK-SIN!

Ben değil istatistikler söylüyor. Geçtiğimiz hafta Gazete Duvar’da yayınlanan yazımda da dile getirmeye çalıştım. Millet İttifakı yeni cumhurbaşkanı adayını HDP’yi dikkate alarak belirlemek “zo-run-da”. Şu “zorunda” kelimesini biraz daha açayım. “Zorunda” iki anlamda;

1- Millet İttifakı’nın yeni cumhurbaşkanı adayı CHP “inisiyatifi” ile belirlenecek, İyi Parti’nin “onayı” diğer dört partinin “olur”u alınacak. Bu aday da muhtemelen HDP’nin öncülük ettiği Barış Bloku’nun da Sosyalist Blok’un da “istediği”, “arzu ettiği” onların da gönlünde yatan” bir aday olmayacak. Millet İttifakı’nın dışındaki diğer iki muhalif ittifak bu karara uymak “zorunda” kalacaklar.

2- Millet İttifakı, en başta da CHP adayını açık ara seçtirebilmek istiyorsa –ki işte istatistiklerin söylediği de bu- Barış Bloku’nun ya da Sosyalist Blok’un “istemediği” adayı “göstermemek” zorunda. Bu süreçte HDP ile masaya oturmam da oturmam diye tutturan İyi Parti Genel Başkanı The Abla “Aynalı körük olmazsa ben gelin gitmem. Ut kemani çalmazsa aynalı körüğe de binmem” türküsü mü söyler; “Müslüman olmayan Kürt’e Kürt demem” kalibresindeki Ağıralioğlu yeni “kamyon arkası sözler” mi yumurtlar, yoksa Yozgat İl başkanından sonra İyi Parti’nin Çankırı, Çorum ve Kırşehir il başkanları da mı istifa eder bilinmez ama Millet İttifakı Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak istiyorsa o masaya “o-tu-ra-cak”

Altılı masanın herhangi bir üyesi uzlaşmacı, demokratik bir tavır içine girmeyi reddederse bu, gelecek seçimlerde de The Reis’in yeniden “atı alıp Üsküdar’ı geçişini” seyretmeyi kabul ettiği anlamına gelecektir; artık, seçimin ertesi gününden sonra Altılı Masa’nın genel başkanlarının aileleriyle serpme kahvaltılara gidebilmek için epey zamanları olacaktır. Bizlerse hep birlikte yüksek sesle “Bir devr-i şe’âmet: Yine çiğnendi yeminler; çiğnendi, yazık, milletin ümmîd-i bülendi.” türküsünü söyleriz arkalarından.

Mete Kaan KAYNAR’ın Yazısı