Cumartesi, Nisan 20, 2024
MEDYADA BUGÜN

Ayşe Baykal: Her şeyi “İslami”leştirmek zorunda mıyız?

İslami Dayanışma Oyunları’na katılan farklı dine mensup insanlara gösterdiğimiz anlayışı, organizasyon “Hristiyan Dayanışma Oyunları” adı altında yapılsaydı, katılacak Müslüman oyunculara gösterebilir miydik merak ediyorum.

İslam Birliği Teşkilatı tarafından organize edilen “İslami Dayanışma Oyunları” bu yıl ülkemizde gerçekleştiriliyor.

Organizasyon, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi.

Ben de bu vesileyle bir süredir yazmak istediğim hususu kaleme almak istedim.

Tartışmalara neden olan mesele, organizasyonun “İslami” olarak tanımlanıp içeriğinin İslam’la özdeşleşmemesi…

Olimpiyat organizasyonunun kopyala – yapıştır versiyonunu “İslami” olarak sunarsanız elbette insanlar itiraz ederler ve Konya’da da yapılsa katılım sağlamazlar. Mesele, sporcuların kıyafetlerinin ve inançlarının ötesinde…

Bir spor etkinliği adının, dayanışma gerekçesiyle de olsa “İslami” olarak tanımlanmasını doğru bir davranış biçimi olarak görmüyorum.

Son yıllarda ülkemizde olur olmaz her yerde kullanılan “İslami” kelimesinden gına geldiğini düşünürken sadece bizim değil dünyanın saçmaladığını görmek üzücü. İslam kelimesi maalesef ki artık bir istismar aracı olarak kullanılıyor.

Müslümanlar olarak İslam tanımını bu kadar değersizleştirme ve itibarsızlaştırma gayretimiz de takdire şayan… (!)

Bakın size yakın zamanda yaşadığım trajikomik bir şey anlatayım.

Tesettürlü kadınların mayoyla denize veya havuza girebilmelerine imkân tanıyan oteller var ülkemizde… Sayıları artsa da fiyatları hiç düşmeyen, diğer otellere nazaran yüksek rakamlarla hizmet veren otellerdir.  Artık biliyoruz ki, bir malın veya ürünün başında İslami tanımı varsa “özel hizmet” kapsamında değerlendirilip fiyatlar yüksek olur.

Tatil rezervasyonu yapan önde gelen tatil sitelerin içeriğine baktım ve “İslami konsepte uygundur.” diye yazan birkaç oteli arayıp “Havuz veya plajınızda kadınlara özel alan var mı? Konseptte ne var?” diye sordum. Bana “Bir şey yok hanımefendi, havuza haşemayla girilmesine izin veriyoruz.” cevabını aldım.

Yani diyor ki: “Konsepti size değil, sizi konsepte uyduruyoruz.”

Bir ihtiyaç, gerçek amacından saparak istismar aracına dönüşmüşse bunun sorumlusu istismar eden kadar bu istismara izin verenlerdir.

Millet olarak, mevcut iktidarın etkisiyle müthiş bir rehavet yaşıyoruz. Kimse hiçbir şeyi sorgulamıyor.

Konfor alanımızın dışına çıkmadıkça çürüyeceğiz ve bu çürümenin sorumlusu bizden başkası olmayacak.

Ayşe BAYKAL’ın Yazısı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir