Çarşamba, Nisan 24, 2024
AÇIK GÖRÜŞGÜNDEM

Bir KHK’lının Gündüzü, Gecesi; Öncesi, Sonrası; Hülasası, Güncesi

Dünya, yeryüzü ruhun diriliğinin bütün şartlarını eksiksiz yaşayabileceği bir iklimi sürekli olarak barındırmaz yüreğinde ve üstünde .

Dünya toplumları ve milletleri üzerinde elbet ki kimi zaman acı bir kader rüzgarı insanlığın ruhunu daraltır ve  onu ölümün ufkuna doğru iter.

Hakkı gasp edilmiş, özgürlüğüne kelepçe vurulmuş, eşinden, anasından, babasından, kardeşinden ve dostundan sosyallik adına inşa ettiği tüm ilişkiler içerisinden 6 yıl öncesinde fitili ateşlenen durdurak bilmeyen OHAL cehenneminde zamanın tükettiğini sandığımız fakat kıyamet çığırtkanlarının icatları (KHK uzantısı 35. Madde) ile günümüze seyreden süreçler içerisinde kimi zaman ruhta da yer yarıldı, gök sarsıldı, kaynar sular aktı, dağlar devrildi ruhun kendi cehennemine düştüğüne insanlığın kendi cehenneminde kavrulduğuna şahitlik etmekteyiz.

Depremin geometrisi bir azap gibi toplumu çevreledi. Ruhu daralan toplumun ölümünü şakıdılar bir bir imza attılar 145 insan hakkı ihlaline ve durmadılar biri yenisine daha imza attılar.

Çünkü ruhların ölüm azabından adeta bir zevk alıyorlardı, bizlere bunu layık görenler bir ölümü teşhis de değil ölümün objesinde yanıldı. Ölen ölmeye yüz tutan ölmüş gibi ölümün İlk baygınlığında çarmığa gerilmiş bir ruhtu…

Yüzyıllar öncesi bir hikayeden bahsedilmiyordu. İsa’dan  kalan bir mirası da tartışmıyorduk,  bitmek bilmeyen tiranların hikayesinde bir yenisi yazılırken ülke denen dağın 24 saatini solukluyorduk bekleneni gelmeyen adalet durağında…

Çağırma gücünü bulamadığım yalnızlık beyni yaşadığım anlar… Beni de dağımdan sürgün, kendi Babil’imden sürgün tutan korku uygarlığı, tutsaklık günlerim…

Kavim ve yüzyıl fark etmeksizin yağmalanmış zenginliğim 21. yüzyıl aynalarının payıma düşen kısmında ölü bir balık gibi kör bakışım…

Çalınmış ÜLKEM ve lekelenen Melek vaktim…

Lekelenmiş Melek vaktim,  Leyla ile Mecnun baharım,  ölümsüz bir kabre asılmış kentim , günah çelengi bedenim, yasağın kirecine batmış kalbim, Türk’ün ezilmişi Kürd’ün boğulmuşu gölgem, Siziflik Alın Yazım, Prometelik yankım..

Dağılmış kalbimin son izleri düşlerim, KHK’lılarım…

Ülke karası gerçekliğinin rengine bulanmışlarım, olduğumuz bu durumlar karşısında naifliğimizin kesinlikle bir acziyetten kaynaklandığını düşünmemekteyim. Her birimizin gönül dağarcığında dağda yuva yapmış bir rüzgar olma, bulut olma, ay olma, güneş olma, şafak olma, gün doğuşu,  gün batışı olma, kuşluk olma, öğle olmak ve ikindi olmak. Büyük öğle olmak sıcak yaz günlerinde eşyadan gölgeyi kaçırıcı sıcak aydınlık olma ve sonunda güneş olmak adalet rengine bulanmış gökkuşağı olma azmi ile  İNSAN olmak enerjisi ve mücadelesini vermekteyiz..

KHK’lı Polis Ömer ÖZÇELEBİ

One thought on “Bir KHK’lının Gündüzü, Gecesi; Öncesi, Sonrası; Hülasası, Güncesi

  • Recep ORDU

    Teşekkürler.
    Emeğinize sağlık.

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir