Cumartesi, Ocak 25, 2025
YAZARLAR

Ortak Aklın Zorunluluğu ve KHK’lılar

100 yıl öncesine kadar dünyanın çoğu yerinde krallar veya padişahlar kendilerini Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisi olarak görürdü. Krala karşı çıkmak Tanrı’ya karşı çıkmak olarak değerlendirilirdi.
İslam’ın en önemli kuralı ‘Allah’ın tek olduğu’, “Allah’tan başka ilah olmadığı” olduğu halde İslam coğrafyasında da krallar çoğu zaman Tanrı gibi görülmüştür .

Kralların Tanrı temsilcisi olmadığı, sıradan insanlar olduğu anlaşıldıktan sonra devrimler olmuş, krallıklar yıkılmış ve yerine halk egemenliğine dayalı Cumhuriyetler kurulmuştur.

Seçimlerin olduğu ve seçimler sonucu çoğunluğun yönetim hakkını kazandığı sisteme “demokrasi” denilmektedir. 100 yıldır demokrasi ile yönetiliyoruz.  En çok oy alan siyasi parti ülkeyi yönetmektedir.

İnsanlık,  tarih boyunca sosyal olarak da ilerlemiştir. Artık  1 oy fazla alanın diğerlerini yönettiği sistem çağdaş bir sistem olarak görülmüyor.  Çoğunluğu elde edenin azınlıkta kalanlara zulmettiği sistem ideal bir sistem zaten olamaz.

Bir ülkede ötekileştirilenler varsa o ülkede gelişmiş demokrasiden bahsedilemez.
Etnik veya siyasi azınlıklar “güvercin tedirginliği” yaşıyorsa,  kimliklerini gizlemek zorunda kalıyorsa orada demokrasi var denemez.
Ülkedeki tüm unsurları yönetimin içine alan , kimsenin öteki olmadığı bir sistemi kurmak zorundayız.

KHK’lılar Platformu, farklı unsurları içine alması ve ortak akıl ile hareket ediyor olması bakımından iyi bir örnek oluşturmaktadır.  Birbirinden çok uzak gibi görülen insanlar bir araya gelerek hak mücadelesi yürütmektedir.  Ortak akıl ile hareket ederek tüm kararları kendi içinde tartışarak, görüşerek almaktadır. Ortak akıl KHK’lılar Platformu için bir tercih değil bir zorunluluktur. Ortak akıl olmazsa platform dağılır ve etkisini kaybeder.

KHK’lılar Platformu içinde yer alan insanlara baktığımızda yetişmiş bir insan kitlesinden söz ediyorum. Kamu içerisinde belli bir niteliği elde etmiş kendini pek çok alanda üst seviyelere taşımış insanlar ortak aklı, çoğulcu demokrasinin gereğinin farkında ve bunun işletilmesini de önemsemektedir. Ancak önemli bir soruna kısaca değinmekte fayda var. Ülkemizin yetişmiş nitelikli insan gücü maalesef ülkede bir gelecek göremedikleri için yurtdışına çıkmayı düşünürken pek çoğu da seçimi beklediklerini, seçim sonucuna göre hareket edeceklerini söylüyorlar.  Umutla seçimi ve değişimi bekleyen çok büyük bir kitle var. Bu kitle içinde seküler olan da var,  muhafazakar dindar olan da var, liberal demokrat olan da var. Dolayısıyla toplumun bunu bilmesi ve yetişmiş insan gücüne sahip çıkmasını bekliyorum…

Tam da burada iktidara talip olan “Altılı Masa” ve “3. yol Demokrasi İttifakı” bileşenlerinin ülkenin üreten kesimi, bilgiye sahip bu nitelikli kitlesini görmesi, duyması ve kaybetmemesi için elinden geleni yapmasını bekliyorum. İktidara giden yol bu yetişmiş insan gücünün oluşturacağı demokratik duruşta ve ortak akılda saklı… Siyaset ve iktidar boşluk tanımaz… Dolayısıyla başta muhalefet partileri olmak üzere toplumun tüm muhaliflerinin üzerinde bu anlamda tarihi sorumluluk bulunmaktadır.

Kişisel ihtirasları, kişisel kaprisleri, kişisel beklentileri bir tarafa bırakıp tarihi sorumluluğun bilinciyle hareket etmek gerekmektedir.

Ortak akıl şuan içinde bulunduğumuz süreçte bir tercih değil tarihi bir sorumluluk ve tarihi zorunluluktur.

Engin AVCI