Mete Kaan Kaynar: Sahi Seçimlerde Biz Neyi Seçeceğiz?
Cumhur İttifakı’nın adayı belli: Recep Tayyip Erdoğan. Ve eğer Erdoğan seçilirse “neyi” seçeceğimizi, neyi tercih etmiş olacağımızı gayet iyi biliyoruz. Erdoğan’ın kazanacağı bir seçimle birlikte mevcut sistem -Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi- “tartışmasız” bir şekilde meşruiyetini kabul ettirmiş olacak. O tarihten sonra, güçlendirilmiş vb. hangi sıfatlarla süslenirse süslensin bir “parlamenter sistem tartışması” siyasal tartışmaların mücavir alanından çıkacak; olsa olsa entelektüel, akademik bir tartışma olarak kalacaktır. Böyle bir durumda, büyük ihtimalle ivedilikle, anayasa ve yasalardan “cumhurbaşkanı” ifadeleri çıkarılacak, “başkan” kelimeleriyle değiştirilecek. Bu ve buna benzer tadilatın mevcut sistemi gerçek anlamda bir “başkanlık” sistemine yaklaştırmayacağı açık. Kuvvetler ayrılığı prensibini odağına almayan bir sisteme ister Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi densin isterse Başkanlık Sistemi, çok da önemli değil.
Pekiyi, ya Millet İttifakı’nın -Samuel Beckett’ın hiç kimsenin ne menem bir şey olduğunu bilmediği halde gözleri yollarda beklediği Godot’su gibi- adının açıklanmasını beklediğimiz “aday”ı kazanırsa neyi kazanmış olacağız?
Millet İttifakı, adayının “kim” olacağına kilitlenmiş durumda. Sosyal bilimciler olarak bu adayın kim olduğunu öğrenebilmek için istihareye yatmadan önce John von Neumann ve Oskar Morgenstern’in yazdıkları Theory of Games and Economic Behaviour kitabına göz atmak gerektiğini düşünüyorum. 1944’te yayımlanan kitap asla sadece ekonomik kararlarla ilgilenmiyor, bir toplumsal davranış olarak karar almayla ilgileniyor. Daha sonra birçok çalışmaya ilham olması da bu yönüyle ilgili olmalı diye düşünüyorum. Yok sıkılırız derseniz, John Badham’ın yönettiği War Games’i (1983) de seyretmek yeterli olacaktır. Filme bakınca, belki bir bilimkurgu filmi gibi akıcı değilse de Millet İttifakı adayının belirlenme sürecinin de bir oyuna, bir filme (Election Games) döndürüldüğünü -değilse döndürülmek üzere olduğunu- görmekte zorlanmayacağız.
Millet İttifakı’nın aday belirleme sürecinin “kim” sorusuna, “kim” sorusunun da bir politik-oyun teorisine kurban gitmek üzere oluşu “neyi” seçtiğimiz tartışmalarını gölgede bırakıyor. Daha basit sormaya çalışayım soruyu: Millet İttifakı’nın adayı cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanırsa bu kişi bir “yeni Tayyip Erdoğan” mı olacak yoksa “yeni Binali Yıldırım” mı? Teknik anlamda soruyu cevaplamak basit: Elbette ki yeni (Cumhur)Başkan(ı), Erdoğan’ın yetkilerini haiz olacak. İşte asıl “soru”nun da, “sorun”un da bu olduğunu düşünüyorum.