KESK, KHK’lar ve KHK’lılar
20 Temmuz Sivil Darbesi sonucunda özellikle 1 Eylül 2016’dan başlamak üzere KESK’e bağlı sendika üyelerinden 4 bin 239’u OHAL KHK’ları ile, 479’u Yüksek Disiplin Kurulları kararlarıyla, 98’i 375 sayılı KHK’nın ek 35. Maddesi kapsamında toplamda 4 bin 816 kişinin dahil edildiği kamu emekçisi ihraç edilmiş oldu. KESK’li kamu emekçilerinin neredeyse tamamı şu diyalogla karşılaştı
“-Aaa sende mi “FETÖ” den ihraç oldun?
-Yok ya ben KESK üyesi olduğum için ihraç oldum.”
İşin gerçeği şu ki siyasi iktidar KESK’e yönelik sürekli bir baskı ve sindirme politikalarını hep uyguluyordu. Çünkü KESK, her yerde iktidarın aygıtlarına karşı direnç gösteriyor barış ve demokrasi istiyordu. Bu da iktidarın hiç hoşuna gitmiyordu. Zaten 2014 yılında KESK üyelerine ait fişleme listelerin hazırlandığı biliniyordu. İşte fırsat bu fırsattı ve KESK’e bağlı sendikalardan 4 bin 816 eski ve yeni yöneticilerin de dahil olduğu aktif üyeleri ihraç edildi. Burada amaç gelecek tepkilerden korkup kapatamaya cesaret edemedikleri KESK’in içini boşaltmak, panik havası yaratarak insanları KESK’ten uzaklaştırmaktı. Bu amaca tam olarak ulaşamasalar da istifa ve emeklilik nedeni ile KESK’i zayıflatmayı kısmen başardılar.
Aslında KESK 20 Temmuz Sivil Darbesi’nin hemen ardından 2 adet MYK kararı ile darbeye karşı tavrını net olarak ifade etti. 22 Temmuz ve 24 Temmuz 2016 tarihinde ki bu kararlarda
1-Her türlü darbeye karşı olduğunu
2-Sendika kapatmanın anayasa ihlali olduğunu
3-Temel hakların kısıtlanamayacağını
4-KHK ile işten atmaların cadı avına dönüştüğünü
5-Hukuksuzluk kime yapılırsa yapılsın karşı çıkılacağını çok net bir şekilde ifade etti.
Arkasında da KHK ile ihraçlara karşı ülkenin dört bir yanında aylarca süren eylemler düzenlendi. Hem kendi üyesine hem de başka sendika üyelerine hukuki destekler sağladı. Bu arada hiçbir yerde örneği görülmemiş bir uygulamaya daha imza attı. İhraç olan üyeleri için dayanışma kampanyaları düzenleyerek ve aidat kesintilerini binde 5’ten binde 8’e çıkararak buradan gelen kaynaklarla bu güne kadar üyelerine maddi destek sağladı. KESK’e bağlı sendikalar kendi olanakları çerçevesinde 500 ile 3750 TL arasında değişen dayanışma avansını ihraç edilen üyelerine verdi ve devam ediyor. Kendi tüzük hükümlerine göre de hukuki süreçleri bitene kadar üyelik hakları bulunduğu için bu dayanışma devam ettirilecek.
Tüm bunlar yeterli mi, eksiklikler yok mu diye sorulabilir. Evet bence de yeterli değil ve birçok eksiklik var. Eğer KHK’ların ilk başında tüm toplumsal muhalefet bir araya gelerek bu hukuksuz ihraçlara karşı daha kararlı bir karşı duruş sergileseydi siyasi iktidara geri adım attırılabilirdi. Tabi ki böyle bir mücadele hattının örülememesinde KESK içinde ki farklı sendikal anlayışların ihraçlar politikasındaki “sakat” tutumlarının da çok büyük etkisi oldu. Tarih bu tutumu sergileyen sendikal siyasal anlayışları yazacak. KESK üyelerindeki ihraçlar belirlenirken MİT ve istihbarat raporları ve fişlemeler kurumlar için en önemli kriter oldu ve ihraçlar büyük oranda bu şekilde yapıldı. KESK’lileri açığa almadan direk ihraç uygulamasının yapılmasındaki temel neden bu olabilir diye düşünmeden edemiyorum.
Burada şunun da altını çizmek gerekiyor. Aslında KESK’li ihraçların neredeyse tümü bu tür bir uygulamaya her zaman hazırlıklıydı. Çünkü bir çoğu hem 12 Eylül sürecindeki ihraç hikayelerini biliyordu hem de 30 yıllık sendikal süreçte bir çok KESK üyesi Yüksek Disiplin Kurulu kararı ile ihraçları yaşamıştı. Bu tecrübe ve yaşanmışlıklar nedeni ile KESK’liler genel olarak aile ve sosyal çevresi tarafından dışlanmaya uğramadıkları gibi hem aileleri hem de yoldaşları tarafından onure edildiler. Kısacası süreci diğer ihraç edilenlere göre çok daha rahat atlattı ya da atlatıyor denebilir.
Konumuz KESK’li ihraçlar olduğu için yazıyı bu bağlamda devam etti. Ancak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Artık toplamda 152 bin KHK’li ihraçlar meselesi KESK’i de aşan çok daha büyük bir boyutta… KESK’li bir çok arkadaşımızın da içinde bulunduğu ve tüm ihraçları kapsayan bu meselenin çözümü için mücadele yürüten 69 ilde örgütlü olan KHK’lılar Platformu son süreçte KHK meselesinin ülke gündemine girmesi konusunda çok başarılı işler yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Artık tüm toplumsal muhalefet güçlerinin KHK’lıların mücadelesine omuz vermesini diliyorum.
Münir KORKMAZ