Müslüman Aklının Mühürlenmesinin Hikâyesi
Müslümanlar modern dünyanın neden gerisinde kaldı?
Özgürlük, adalet, demokrasi, bilim, vicdan ve ahlak gibi kavramlar neden Müslümanlar arasında bir karşılığı yok.
Müslümanların çoğunlukta yaşadığı coğrafyaya verilen “İslam dünyası” kavramı ne kadar gerçekçi?
Bu sorular uzayıp gidebilir.
Konuya akıl yoran akademisyenler, düşünürler ve aydınların bu sorulardan ortak çıkış yolu olarak aklın terk edilmesini gösteriyor.
Aklın ötelenmesi konusunda ne yazık ki henüz İslam coğrafyasında akademik düzeyde bir konsensüs sağlanmış değil.
Batılı üniversitelerdeki Müslüman yada gayri müslim bilim insanları İslam dünyasının geri kalmasın nedenlerini İslam ülkelerindeki akademisyen ve aydınlardan daha özgürce ve cesurca ortaya koyabiliyor.
Bunlardan biri hatta en dikkat çekeni Amerikalı Robert Relilly isimli araştırmacının “Müslüman Aklının Mühürlenmesi” isimli kitabı oldu.
Yazar Reilly, uzun yıllar İslam alanında araştırmalar yapmış, İslam’daki Mutezile mezhebinin yok oluşu ve Eşarilik mezhebinin hakim olması ile filozoflar çağının sonlanışı, nihayetinde İslam’da rasyonel düşüncenin çöküşü, Selefilik akımının nasıl ortaya çıktığı gibi konularda uzmanlaşmıştır.
Yazar kitabında Müslümanlar arasında akılcılığın terk edilmesi yerine nakilciliğinhakim olmasıyla yaklaşık bin yıllık geri kalmışlığın nedenlerini ortaya koyuyor. Henüz Türkçeye çevrilmemiş kitabın özet tercümesinden “Müslüman Aklının Mühürlenmesinin” nedenlerini yazarın gözünden ortaya koymaya çalışacağız.
Bugünkü genel resmi anlamak için, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı toplumlarda nüfusa göre mezhepler ve itikadi görüşlerin nüfusuna oranları aşağıdaki gibidir:
Mutezile: Akılcılar. Felsefeİslam’ın temelidir. %0
Maturidi: Hanefi mezhebi. Felsefe yok. Türkiye’deki tarikatlar ve cemaatler, Türkiye, Pakistan, Hint Müslümanları vs. %25
Eşari: Şafi ve maliki mezhepleri ile bir kısım Hanbeliler. Felsefe yok, en kalabalık grup. Uzak Asya Müslümanları. %40
Selefi: Hanbeli mezhebi. Felsefe haram. Suudlar, IŞİD, El Nusra, Taliban, Müslüman Kardeşler %5
Şiiler: Caferi, Zeydi vs. mezhepler. felsefe yok. %15
Geriye Kalan Felsefe Serbest Akımlar: Sekülerler, Aleviler, Nusayriler, Akılcılar, Modernler, Sovyet Müslümanları, Kuran Müslümanları, Balkanlardaki Avrupa Müslümanları ve Şiiliğin İsmaililik kolu. %15
Bir zamanlar Yunan felsefesi ile zenginleşmiş ve döneminin en büyük filozoflarını çıkarmış Müslümanlar, sonunda nasıl aklı restleşme ve mühürleme pahasına sefalete ve zillete düştü?
Aklı mühürlemenin başlıca iki yolu var:
1- Aklın hakikati bulabilme kabiliyetini reddetmek ya da bu kabiliyetini sınırlı kabul etmek
2- Hakikatleri bilinemez olarak görmek
Bugün bu soruyu İslam’da bir problem haline getiren şey “Eşari” düşüncedir. Eşari düşünce 9–12 yüzyıllar arasında gelişmiş ve sonrasında İslam dünyasına hakim olmuştur. Eşari düşüncenin nedensellik denen mefhumu inkar etmesi, bugünün kısmen Arap kültürü temelli SünniOrtodoksİslam’ını yaratmıştır.
Onun içindir ki günümüzde İslam dünyasında nereye gidilirse gidilsin aynı problemleri, aynı sebep ve sonuçları görürsünüz.
9. Yüzyılda Kuran’ın yorumlanmasında iki yöntem mevcuttu: birincisi Allah’ın iradesini ve gücünü merkeze alırken diğeri akılcılığı ve vicdanı (adalet duygusunu) esas alırdı.
Bu noktada belli sorular ortaya çıkıyor:
— Akıl ile vahiy arasında nasıl bir ilişki vardır?
— Tanrının vahiylerine aklın bir karşı duruşu mümkün müdür?
Ya da
— Akıl vahiylerden uzak mı durmalıdır?
Belki en önemlisi de şu:
— Akıl yoluyla doğru bilgiye ulaşılabilir mi?
Elbette bu sorular sadece İslam dini için geçerli değildir, diğer bütün diğer dinlerin inananları da kapsar. Tüm tek Tanrılı dinler de İslam’ın yüzleştiği teolojik, felsefi, metafizik ve epistemolojik sorulara cevap aramışlardır.
Sonraki yazıda, İslam dünyasının son bin yılını esir alan Eşari-Gazali ekolunun nasıl aklın ötekileştirmesine yol açmasını özetlemeye çalışacağız.
Ahmet ERKAN
Kuran Müslümanlığı dediklerinizin özellikleri nelerdir acaba
Çok anlamlı bir yazı olmuş.Kiliseler de ortaçag Avrupasinda aklin ve bilimin onunde büyük bir engeldi.Avrupa kiliselerin baskısından kurtularak aydınlanma yaşadı.Muslumanlar için de aklın bilimin gelişmesinde başta selefilik olmak üzere eşarilik ve diğer gerici akımların engel olduğunu yazınız vasıtasıyla ogrenmis olduk.Ayrica birçok tarikat ve cemaatlerde de akıl pek kullanılmaz kula biat edilir.
Buna eski adıyla cemaat yeni adıyla f.tö denilen yapı da dahildir.Bu yapı dini duyguları kullanarak insanları siyasete alet etmiştir.17-25 aralıkta arı kovanına çomak soktu.Ulkede kutuplaşma yarattı. Yuzbinlerce insan da devaminda khklarla bu yapının bu ikiyuzlu politikası yüzünden mağdur oldu.Cemaat denilen bir yapı eğer halis ise bu kadar kirli işlere girmez siyasete boğazına kadar batmaz.Diger iktidar tarafınin zaten adaleti vicdanı yok ona zaten birsey demiyorum.Kisacasi f.to ve akp khklilari çıkarları için kurban etti.Bir Khkli olarak yazıyorum bunları.