Berrin Sönmez: CHP’nin Eksik Çağrısı, HDP’nin Çelişkisi
TBMM’nin 1 Ağustos’ta özel toplantıya çağrılması, içeriği yönünden ciddi bir eleştiriyi hak ediyor. Sağlıkta şiddet son derece önemli bir konu buna kimsenin itirazı olamaz ancak kadına yönelik şiddeti dahil etmedikleri sürece haklar hiyerarşisi kurmuş olurlar. Ki şu an görüntü böyle. Her gün en az üç kadın öldürülürken, her gün en az bir o kadar kadının ölümü yeterince soruşturulmadan şüpheli damgasıyla raflara kaldırılırken, önemli-önemsiz ikiliği yaratan çağrı görüntüsü başlı başına sorunlu.
…
Diğer yandan 1 Ağustos İstanbul Sözleşmesinin yürürlük tarihinin 8’inci yıldönümü ve yapılan çağrıda bir cümle ile yer almayışı, ’24 saat içinde’ vaadine güvenmeyi engelleyen bir sorun. Seçimden önce bu hassasiyeti göstermeyi unutan ya da önemsemeyenler seçimden sonra gerçekten bu vaatlerini hatırlayacak mı? Gereğini yapabilecek mi, kimi ortaklarını buna ikna edebilecek mi, soruları şu an bütün kadınların aklında. Umarım bu soruları ve kaygıları önemsiz bulmazlar. Kadınlara yönelik hakaret, aşağılama ve değersizleştirme hamlelerinin yanı sıra, sıranın 6284’e geldiği, yasanın kadük kaldığı yönündeki iddialar ayyuka çıkmışken, kadınların şiddetsiz bir yaşam hakkını ve onurunu çiğneyenlere dair Meclisteki bu özel toplantıda sessiz kalınması tam bir basiretsizlik olur.
…
Muhtemelen HDP, görünürdeki konumu ne olursa olsun seçmen nezdindeki duruşunun belli olduğu ön kabulüne sığınmış olmalı. Fakat siyasetin kaygan zemininde kimse bundan o kadar da emin olamaz. Seçim atmosferinde iktidardan her türlü atraksiyon beklenirken hem de. Seçim aritmetiğinde taşıdığı kilit önemin ağırlığına uygun düşmeyen hayli zayıf ve çelişkili görünen gerekçeleri güvensizlik yaratabilir. HDP’nin görünen gerekçesi Meral Danış Beştaş tarafından ileri sürüldüğü gibi nezaketen dahi olsa görüşlerinin alınmayışı. Arkadaki neden ise daha anlaşılabilir önemli bir konu. Milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması ve dosya sahiplerinin vekilliğinin düşürülmesi için bu toplantının iktidar tarafından fırsata çevrilmesi endişesiyle toplantıya katılmayacakları daha gerçekçi bir gerekçe. Peki, bu gerçekçi gerekçe, gerçekten haklı mı?
Pek de haklı görünmüyor.