Salı, Kasım 5, 2024
EKOLOJİGÜNDEM

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Akın: Ekolojik Talan Göçe Zorluyor

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, ekolojik talanın savaş politikalarından bağımsız olmadığını bölge illerinde yürütülen ekolojik talanın yaşam alanlarını yok etme ve göçe zorlamayı hedeflediğini belirtti.

Etelgraf’tan Tolga Güney’e konuşan Akın sözlerini şöyle sürdü:

Bölge illerinde, özellikle son yıllarda savaş siyasetinin tırmanmasıyla birlikte yaşam alanlarının yok edilmesi ve insansızlaştırma politikası amacıyla büyük bir ekolojik talan yaşanıyor. Madenler, barajlar, Hidro Elektrik Santraller (HES), askeri operasyonlar öncesi çıkarılan orman yangınları ve son olarak ağaç katliamları bölgenin ekosistemine geri dönüşü mümkün olmayan hasarlar veriyor.  Tüm bu politikalar sonucu geçmişte tarım ve hayvancılığın önemli geçim kaynağı olduğu bu bölgelerde yurttaşlar ithal samanla hayvancılık yapmaya ve kuraklıkla baş etmeye çalışıyor. Bölgedeki talan ise özellikle “güvenli bölge” ilan edilen alanlarda daha perzasızca yapılıyor. Bu alanların denetiminin bulunmaması bölgede ruhsatsız madenler, kum ocakları ve barajlarla talanı boyutlandırıyor. Yine bölgedeki askeri operasyonlarda kullanılan kimyasal silahlar ise bölgedeki canlı yaşamının yanı sıra ekolojik dengeyi de tehdit ediyor.

ŞIRNAK ORMANSIZLAŞTIRILDI 

Şırnak’ın Besta, Cudi ve Gabar bölgelerinde iki yılı aşkın bir süredir büyük bir doğa talanı yapılıyor. Besta bölgesinde bulunan Keniyamîr, Birateto, Birapeşo, Deyndarok, Cinîwer, Belûzer, Rîsor, Serêrû, Tîkera, Qûrteka Pêşya, Girêdeyincê, Şerevan, Xirtkbestê ve Navyan köyleri ve bölgelerinde aralıksız ağaç kesimi sürüyor. Günde onlarca kamyon endemik ve tarihi ağaçları taşımak için bölgeye geliyor. Bölgeden gelen görüntülerde ise ormanlık alanın tamamen çoraklaştığı ve tek bir ağacın bile kalmadığı görülüyor. Burada kesilen ağaçlar büyük bir rant kapısına da dönerken her gün tonlarca odun Urfa’nın Haliliye ilçesindeki Keresteciler Çarşısı’na getiriliyor.  

SAVAŞ POLİTİKALARI

 Talanın “güvenli bölge” ilan edilen alanlarda yoğunlaştığını da sözlerine ekleyen Akın, şöyle devam etti: “Bölgede ilan edilen ‘güvenli bölge’ ler hukuk alanını ihmal edip, istedikleri gibi at oynattıkları bir alan haline geldi. Zaten oradaki vali, kaymakam, polis ve jandarmanın sonsuz yetkisi var. Böyle olunca bütün basını, kamuoyunu oraya sokmamamın bahanesi yaratılıyor. Güvenli bölge statüsü altında da her türlü katliamcı, talancı ve rantçı politikalarını daha rahat hayata geçiriyorlar. Sadece ekolojiyi talan etmiyorlar, oradaki yer altı kaynaklarının da hepsini alıyorlar. Bu talan ve savaş siyaseti birbirini besliyor.” 

 GÖÇE ZORLAMA

 Ekolojik talanın bölge halkını göçe de zorladığını kaydeden Akın, bölge halkının yaşam koşullarının ortadan kaldırıldığını vurguladı. Bölgede doğa talanının yanında geçim kaynaklarına da saldırıldığını söyleyen Akın, “Örneğin hayvancılık bölgede en temel geçim kaynağıyken şimdi hayvancılık yapamıyorsun. Nedeni de savaş politikaları. Hayvancılık meselesi sadece hayvan beslemek değil. Aynı zamanda tarımın geliştirilmesi meselesi. Hayvancılığın bitirilmesi aynı zamanda o bölgedeki doğanın da dengesin bozulmasına, yok olmasına neden oluyor. Zaten işgalcilik haline dönüşen mesele burada gerçekleşiyor. Fiilen işgalcilik yapılıyor. O bakımdan ekoloji mücadelesi aynı zamanda emek ve yaşam mücadelesidir” diye belirtti.

ETELGRAF