“Allah’ın Lütfu” 15 Temmuz’dan 20 Temmuz’a KHK’lar!
15 temmuz darbe girişimi 6.yılında gizemini korurken, 20 temmuz sivil darbesi çıkarılan khkler ile devam ediyor.
Canlı yayında ölüm listeleri hazırladığını açıklayanlar için, henüz bir savcı dava açmak için harekete geçmedi.
2 günlük erlerin boğazını kesmeye kalkan, halka ateş eden IŞİD görünümlü katiller bir KHK ile korumaya alındı.
Meclis Darbe Araştırma Komisyonunun raporu hala yayınlanmadı. Komisyona ifade vermesi gereken birçok kişinin ifade vermemesine rağmen, raporun açıklanmasıyla hangi gerçeklerin ortaya çıkacağından korkuluyor?
AKP eski milletvekili Şamil Tayyar “15 Temmuz tamamen aydınlatıldığında, hain bildiklerimizin kahraman, kahraman bildiklerimizin hain olduğu ortaya çıkacak” demişti. Bu korkudan dolayı mı araştırma yapılmıyor?
Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz’u “Proje” olarak niteledi. Bu proje kimin projesi?
Darbeyi engellemeye çalışanların tutuklanıp, Şaban Dişli gibilerin ödüllendirilmesi, Adil Öksüz’ün serbest bırakılması, Bank Asya’da parası olanların cezalandırılıp, Bank Asya yöneticilerinin SPK’ ya başkan yapılması oldukça düşündürücü.
Yüzlerce kişinin ölmesine ve ülkenin derin ekonomik, siyasal, sosyal krize girmesine sebep olan 15 Temmuz Darbesinin aydınlatılmaması, 20 Temmuz Sivil Darbesi’ne zemin hazırladı ve ülkede muhalif olan her kesime karşı bir cadı avı başlatıldı.
İşte tam da bu noktada 15 Temmuz darbe girişimi “Allah’ın Lütfu” oldu.
20 Temmuzdan çok öncesinden hazırlandığı belli olan fişleme listeleriyle yüzbinlerce kamu emekçisi ohal KHK’ları ile görevlerinden ihraç edildi.
20 temmuz sivil darbesi bir cadı avına dönüştürüldü.
31 KHK yayınlanarak 152 bin kamu emekçisi ihraç edildi.
5728 kurum kapatılarak bu kurumlardan da 50 bin civarı kişi ihraç edildi.
406 barış imzacısı akademisyen, 3041 üniversitesi kapatılan akademisyen ve 7508 akademisyen ihraç edilirken, toplamda 23 bin 427 akademisyen ya kadro hakkını kaybetti ya da ihraç edildi.
31 mart seçimlerinden sonra HDP’nin kazandığı 59 belediyeye kayyum atandı, meclis üyelerinin üyelikleri düşürüldü.
500 bin kişi hakkında güvenlik soruşturması açıldı
1.900 bin civarında kişiye hakkında terör soruşturması açıldı
300 bin kişi gözaltına alındı.
100 bin kişi tutuklandı ve bu süreçte 227 yeni cezaevi büyük yatırım gibi gösterilip törenlerle açıldı.
19 kişi öldükten sonra pardon denilerek görevine iade edildi.
121 kişi stresten,bunalımdan intihar etti
38 kişi Ege ve Meriç sularında boğuldu
1000 ‘in üzerinde kişi hastalıktan veya stresten yaşamını yitirdi.
İşte tam bu noktada Allah’ın Lütfu 15 Temmuz darbesinin yerini 20 Temmuz sivil darbesi aldı.
KHKlerin sadece ekli listelerinde isimleri yayınlananların sadece kamu hizmetinden çıkarılması, çalışma haklarının elinden alınması anlamını taşımıyor çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler(KHK).
Peki KHK hangi anlamları taşıyor beraberinde?
Ne demektir KHK?
KHK, sendika üyesi olduğu, bankaya para yatırdığı, muhalif olduğu, emek, demokrasi ve barış mücadelesi verdiği için terör örgütü üyesi olarak damgalanıp sorgusuz, sualsiz işten atılmak, OHALin devam etmesi ve yeni bir yönetim biçimi demektir.
KHK anayasanın, yasaların, hukukun, insan haklarının, uluslararası anlaşmaların devre dışı bırakılması, en temel vatandaşlık ve insani hakların askıya alınması demektir.
KHK savunma hakkının, masumiyet karinesinin, lekelenmeme hakkının, adil ve evrensel hukuka göre yargılanma hakkının yok sayılması demektir.
Khk, siyasi iktidarın kendi iktidarına tehlike olarak gördüğü kişiler, kurumlar, gazeteler, dergiler vb.. kapatılması kısacası muhalefetin susturulması demektir.
KHK yerel yönetimlerin seçilmişler yerine kayyumlarla yönetilmesi demektir.
KHK sorgusuz sualsiz özgürlüğünün, işinin, geçmişinin ,bugünün ve geleceğinin çalınması siyasi tutsaklığa , açlığa, sivil ölüme ya da cezaevine mahkum olmak demektir.
KHK iş güvencesinin, kazanılmış hakların gasp edilmesi; özgürlüğü ve işi elinde olanların ise işsizlik ve mahpus sopası ile susturulması, (Güvenlik Soruşturması) nesilden nesile ve ailesiyle birlikte fişlenmek, seninle birlikte yakınlarının da cezalandırılması demektir.
KHK, barış istediği için “bu suça ortak olmam” diyen
binlerce akademisyenin akademiden uzaklaştırılması demektir.
KHK seçilme hakkının olmaması, seçme hakkının tartışmaya açılması gibi 144 hak ihlali ile doğduğun topraklarda mültecileştirilmek demektir.
KHK hukuksuzluğun hukuk haline gelmesi, anneleri cezaevinde olduğu için cezaevinde büyümek zorunda kalan çocuk demektir.
KHK gitmek isteyene Meriç’te ve Ege’de boğulmak her şeye rağmen kalana ise cezaevi, tutsaklık ve esaret demektir.
KHK Ohal Komisyonunun 5 yıldır incele incele bitiremediği dosya, öldükten sonra işe iade edilme, keyfi red kararları ve mahkeme sürecinin uzatılması demektir.
KHK demokrasi ,özgürlük eşitlik ,adalet, insan hakları taleplerini boğmak ülkeyi siyasi iktidara boyun eğen bir sürü haline getirmek demektir.
Kısacası KHK siyasi iktidarın kendini güvende hissetmesi, tek adam rejiminin tahkim edilmesi demektir.
İşte bu yüzden KHK sadece kamu hizmetinden çıkarılmak, çalışma hakkımızın elimizden alınması demek değildir.
KHK sorunu sadece KHK ile ihraç edilenlerin sorunu değildir. Sosyal parçalanmışlıklara, ötekileştirilmelere, derin siyasal, sosyal ve ekonomik krizlere yol açmıştır. Tüm toplumun sorunudur. Bir demokrasi sorunudur.
Çözüm acilen demokrasinin yeniden inşa edilmesidir.