Murat Aksoy: Demirtaş Artık Eski Eş Başkan Değil; Aktör ve Özne
Demirtaş HDP’ye, muhalefetin kendilerine yakınlaşmasının, HDP’nin muhalefete yakınlaşmasının yolunun partinin Türkiye’ye açılması olduğunu söylemektedir.
Selahattin Demirtaş’ı bugün artık sadece HDP’nin eski Eş Başkanı olarak anmak ona haksızlık olur. Demirtaş, özellikle cezaevinden yazdığı yazılar ve verdiği söyleşilerle, sadece Kürt siyasi hareketine değil, Türkiye siyaseti için önemli bir siyasi aktör ve özne.
Ne demişti Demirtaş yazısında, hatırlayalım; “Bugünkü koşullarda Altılı Masa ile HDP merkezli muhalefet arasında kurumsal bir iş birliği pek olası görünmüyor. … Burada yegane sorumlu elbette Altılı Masa değildir. HDP’nin de eksikliği ve sorumluluğu vardır. Önce iğneyi kendimize batırmadan, önümüze gelene çuvaldızı batırmanın kimseye bir yararı yok.
HDP’nin yaşadığı mağduriyetler, siyasi kararlar alırken duygusal davranma gerekçesi olamaz. Türkiye’de değişim istiyorsak bunu kendimizden başlatma cesaretini göstermek zorundayız. Aksi halde, haklı olmamıza rağmen yeterince inandırıcı olamayız.
Kendi hassasiyetlerimize saygı beklediğimiz her yerde, başkalarının hassasiyetlerine gerekli saygıyı göstermek zorundayız.
Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız. Mağdur kimliğimizin bizi ezilmişlik veya öfke psikolojisine sokmasına izin vermeden, özgüvenle tüm Türkiye’yi kucaklamak zorundayız.”
Demirtaş bu satırlarla bir anlamda HDP’ye, muhalefetin kendilerine yakınlaşmasının, HDP’nin muhalefete yakınlaşmasının yolunun partinin Türkiye’ye açılması olduğunu söylemektedir.
…
Bugün gelinen noktada siyasete büyük görev düşmektedir.
HDP’nin de verili durumu iyi değerlendirmesi bu noktada önemlidir.
Bildiğimiz üzere Cumhur İttifakı, HDP’nin kapatılmasını istiyor. Kapatma davasının geleceği öyle görünüyor ki, HDP seçmenlerinin oy tercihlerine daha doğrusu Cumhur İttifakı’nın beklentisine bağlı olacaktır. Kendilerine oy gelmeyeceğini bildiklerinden olsa gerek; Öcalan’ı devreye sokarak en azından belli bir yaş üstü HDP seçmeninin sandığa protesto etmesini sağlamak en büyük hedefleri.
Oy tercihinden bağımsız olarak HDP’nin kapatılması kuşkusuz, HDP ve Kürt siyaseti üzerinde PKK ve şiddet vesayetinin arması ile sonuçlanacağı açıktır.
İşte bu noktada Millet İttifakı’na büyük sorumluluk düşüyor. Bu sorumluluk, HDP’ye el uzatarak onu ne olursa olsun siyasi alanın içinde tutmak olmalıdır.
HDP’nin siyasetin içinde olması, siyasi alanın genişlemesi kadar, PKK ve şiddet vesayetine karşı çıkma anlamına gelecektir.
Elbette bu, muhalefetin HDP’ye sahip çıkması kadar HDP’nin de muhalefete bir adım atması ve bu yakınlaşmanın aynı anda olması önemlidir.
Demirtaş’ın bahsi geçen yazıda ifade etmeye çalıştığı tam da budur.
Demirtaş’ın; “Eğer diğer muhalefetten Kürt açılımı bekliyorsak biz de HDP olarak Türkiye açılımı yapmak zorundayız. Mağdur kimliğimizin bizi ezilmişlik veya öfke psikolojisine sokmasına izin vermeden, özgüvenle tüm Türkiye’yi kucaklamak zorundayız.” ifadeleri tam da bunu ifade etmektedir.
Umarız HDP, Demirtaş’ın çağrılarına gereken önemi verir.