Perşembe, Kasım 7, 2024
MEDYADA BUGÜN

OHAL Komisyonu Yargı Kararlarının Üstünde Olabilir Mi?

15 Temmuz sonrasında kanun hükmünde kararnamelerle kamudaki görevlerinden ihraç edilen vatandaşların itirazlarını incelemek üzere oluşturulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu’ndan söz ediyoruz.

KHK ile kamu görevinden çıkartılan kişilerin haklarının iadesi OHAL Komisyonu’nun incelemesi ve oluruna tabidir. Komisyon’un gündeminde Öztürk’ün 2017 yılında yaptığı hakkındaki tasarrufun düzeltilmesi talebini içeren bir başvuru bulunmaktadır.

Yargıtay kararının kesinleşmesiyle birlikte, Öztürk, hemen ertesi günü yani 14 Ekim 2020 tarihinde avukatı aracılığıyla kesinleşmiş bu kararı da OHAL Komisyonu’na ileterek mağduriyetinin giderilmesini, uğradığı hak kayıplarının telafi edilmesini bir kez daha talep etmiştir.

Bir başka anlatımla, yargılama aşamasında çürütülmüş olan deliller, Öztürk’ün mağduriyetinin giderilmesi için OHAL Komisyonu’na yaptığı talebin reddedilmesinde kendisi aleyhinde gerekçe olarak kullanılıyor. Bir diğer anlatımla, yargı tarafından geçersiz bulunan deliller komisyon tarafından bir suçlama kalıbı olarak yeniden üretilmiş oluyor, yargı kararına rağmen.

KURUM GÖRÜŞÜ YARGITAY KARARININ ÜSTÜNDE Mİ?

Buradaki düşündürücü noktalardan biri şudur. Öztürk soruşturma aşamasında FETÖ üyeliği ile suçlanmamış, kendisine “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçlaması yöneltmiştir. İddianamede zaten “Yapılan araştırma sonucunda örgütle ilişkisinin bulunduğuna dair herhangi bir tespite ulaşılamadığı” kaydedilmiştir.

Tabii bunun dışında vurgulanması gereken temel sorun, OHAL Komisyonu’nun, mahkeme sürecindeki tespitlerden, yargı kararından farklılaşan bir bakanlık görüşünü Yargıtay kararının üstünde tutabilmiş olmasıdır.

Bunun sonucunda bir vatandaş olarak karşılaştığı, yaşadığı bir dizi güçlük söz konusudur. Sistemde hâlâ KHK ile ordudan atılmış bir asker kimliğiyle tanımlandığı için devlet kurumlarıyla, hatta özel kurumlarla bile muhtelif işleri için muhatap olduğunda karşısına görünmeyen bir duvar çıkmaktadır her seferinde.

Sedat ERGİN’in Yazısı