Salı, Aralık 10, 2024
YAZARLAR

Dini Millileştirme Gayretleri Dine Yapılabilecek En Büyük İhanettir

Cuma hutbelerinde rahatsızlık verecek derecede ırkçı kavramlar ve temalar işlenmektedir. Cari siyasete hizmet eder düşüncesiyle bu dil ısrarla sürdürülüyor.

Bir topluma tefrika sokmak istiyorsanız en uygun araçlar din, ideoloji ve etnik kimliklerdir. Hepsini aynı potada eriterek dini bir ambalajla piyasaya sürmek de bugünkü siyaset yapıcıların alamet-i farikası oldu.

İslam; bir ırka, bir coğrafi bölgeye, bir cemaate, mezhebe gönderilmiş değildir; insanlığa, hatta kainata gönderilmiştir. Bu anlamda muhatap sadece Müslümanlar da değil, tüm insanlıktır. Dinin tek sahibi vardır o da Allah’tır. Son temsilcisi de Hz. Muhammed’dir (s.a.s). Bunun dışında kimse temsil iddiasında değil, sadece mensubiyet iddiasında bulunur.

Din, inansın veya inanmasın, bir arada yaşama iradesini ortaya koyan bir topluma mutluluk ve saadet sunamıyorsa o dinin adı “İslam” olamaz. Olsa olsa “İslamsız Müslümanlıktır.” onun adı.

“Efendim, uluslararası camiada Türk deyince Müslüman; Müslüman deyince Türk anlaşılıyormuş.” Olabilir; bu durum Müslümanlık için değil, olsa olsa Türkler için bir şereftir. Irk dine şeref kazandırmaz; Din ırka kazandırır. Müslümanlıkla anılmak ve bilinmek kişilere, topluluklara şeref kazandırır.

Şunu da unutmamak gerekir ki, bugün yeryüzünde Türk ırkından olup da Müslüman olmayan milyonlarca insan var. Yani dolayısıyla “Türk=Müslüman” yargısı doğru değildir. İslam sadece Türklerin, Arapların, Kürtlerin, Farisilerin, Hintlilerin, İngilizlerin, Almanların vs. dini değildir; İnsanlığın dinidir. Sadece bir kavme teşmil edilebilecek bir inanç da değildir; evrenseldir; zamanlar üstüdür. İslam’ı, bir ırka, bir zümreye, bir mezhebe sığdırmaya çalışanlar, farkındalar veya değiller; çok ciddi bir şekilde bu dine ve onun samimi müminlerine zarar vermekteler; ihanet etmekteler.

Dini yalnızca Allah’a has kılmadıkça ve İslam’ı evreni kuşatan bir rahmet olarak kabul etmedikçe, yani evrensel bir din olduğu gerçeğine iman etmedikçe gereği gibi iman etmiş olamayız.

Zaman zaman yok Türk Müslümanlığı; yok Arap Müslümanlığı; yok Kur’an Müslümanlığı; yok ılımlı İslam vs. hezeyanlar ve yakıştırmalar yapılmaktadır. Bunların hiçbirisi doğru değildir. Allah’ın dini tektir; O’nun da adı şu, bu değil, “İSLAM”dır. Diğer yakıştırmalar, hasımların birbirlerine yapıştırdıkları etiketlerdir.

Ama bugün durum daha ciddi ve daha vahim. Allah’ın mescitlerine siyaset girerse orada birlik bozulur, tefrika oluşur. Emeviler bunu yaptılar ve bugün hepimiz Emevilerin o günkü uygulamalarını nefretle anıyoruz. Çünkü Müslümanların büyük çoğunluğunu Allah’ın mescitlerinden uzaklaştırdılar. Mescitlerde Peygamberin ehline ve ashabına galiz ifadeler kullandılar. Minberleri birer politik propaganda kürsüsü olarak kullandılar. Bu politik sürecin bıraktığı etkileri asırlarca yaşadık ve halen yaşamaya devam ediyoruz. Hiç mi ibret almıyorsunuz?

Allah aşkına söyler misiniz sizin için önemli olan nedir? Biraz samimi / ihlaslı olamaz mısınız? Akledemiyor musunuz? Sonuçlarının nereye varacağını hesaplamıyor musunuz?

Size şunu açıklıkla söylüyorum; bugün muhtemelen Müslümanların% 99’u Emevilerin o günkü politikalarını nefretle anıyorlar. Siz de nefretle mi anılmak istiyorsunuz?

Seçim size ait…

Fahrettin DAĞLI