Tarikat Lideri ve İkiyüzlü Siyaset
Anlayacağımı anlamıştım.
Hastalıklı bir din yorumu ve açık bir din tüccarlığı vardı. Bunu da öyle gizli saklı yapmıyorlardı.
Cemaatine taraftar toplamak için insanları cehennemle tehdit ediyor, kendinden olmayanları Müslüman bile kabul etmiyorlardı.
Yukarıda da dediğim gibi teknolojiye karşıydılar, hiçbir çocuğun, özellikle de kız çocuklarının üniversite okumasını istemiyorlardı.
İnsanlara esas olanın bu dünya değil, ahiret olduğunu, bu nedenle yoksulluğa şükretmeyi, var olanla yetinmeyi, daha iyisini istememeyi vaaz ediyorlardı.
Bu ve diğer birçok tarikatın Türkiye’yi getirmeye çalıştığı yer, kapkaranlık bir kuyudan başka bir şey değildi.
…
Bu ikiyüzlü siyaset anlayışıyla nereye kadar devam edeceksiniz?
Bir taraftan “Laiklik bu ülke için çok önemli” derken diğer taraftan laikliği yok etmeyi birinci amaç haline getirmiş birinin ölümüne üzülmekten geri durmuyorsunuz.
Bir taraftan bize, ülkemizi medeni dünyanın bir parçası yapma vaadinde bulunuyor, diğer taraftan bu yaşam biçimine düşman birine iltifat etmekten çekinmiyorsunuz.
Bir taraftan gençlere, kadınlara, özgür bir yaşam vaat ederken, diğer taraftan kadını toplumsal hayatın dışına atmaya, kocasının kölesi yapmaya çalışan bu tarikatlara saygı duymaktan vazgeçmiyorsunuz.