KHK’li öğretmenlerden MEB’e karne: Çok ama çok çalışmalısın
2021-2022 eğitim ve öğretim yılı sona erdi. KHK’li öğretmenler 6 yıldır öğrencilerine karne veremiyor.
Geçtiğimiz eğitim öğretim yılında resmi ve özel eğitim kurumları dahil toplamda 17 milyon 436 bin 532 öğrenci ile eğitim ve öğretim gerçekleştirildi.
6 yıldır öğrencileriyle eğitim ve öğretim gerçekleştiremeyen KHK’li öğretmenler Eğitim-Sen ile birlikte Türkiye’nin çeşitli illerinde düzenlenen eylemle Milli Eğitim Bakanlığı’na karne verdi. KHK’li öğretmenler hazırladıkları karne ile MEB’e “çok ama çok çalışmasın” dedi.
Eylemde yapılan basın açıklamasında bilim ve laik eğitimin dışında piyasanın, milliyetçiliğin, ayrımcılığın ve inanç sömürüsünün referans alındığı vurgulanırken pandemi ile birlikte eğitim ve öğretimin olumsuz etkilendiğine dikkat çekildi.
Basın açıklamasından dikkat çeken bölümler ise şöyle
“Eğitimin niteliğindeki gerilemenin sürmesi, son yıllarda belirgin şekilde artan eğitimde ticarileşme ve eğitimi dinselleştirme uygulamaları, okulların fiziki altyapı ve donanım eksikliklerinin sürmesi, kalabalık sınıflar sorunu, ikili öğretim, taşımalı eğitim, çocuk ve gençlerin dini cemaat ve vakıfların kreşlerine ve yurtlarına yönlendirilmesi, çocuklara yönelik taciz ve istismar vakalarının artması, mülakata dayalı sözleşmeli öğretmenlik ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sürmesi, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu vb. gibi çok sayıda sorun, eğitim sisteminin belli başlı sorunları olarak geçtiğimiz öğretim yılına da damgasını vurmuştur.
Neredeyse tüm eğitim emekçilerinin itirazlarına rağmen alelacele çıkarılan ÖMK, (Öğretmenlik Meslek Kanunu) eğitimin hiç bir yapısal sorununa çözüm üretmediği gibi yeni sorunları da beraberinde getirecektir. ÖMK ile birlikte iş yerlerinde eğitim emekçileri aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olarak farklı kariyer basamaklarına ayrılacaklar. Ayrıca öğretmenler bu kariyer basamaklarına ulaşabilmek için sınavlara tabi tutularak mesleki çalışma adı altında angarya çalışmaya zorlanacaklar. İş yerlerinde öğretmenler arası dayanışmanın, hoşgörünün ve diyalogun yerini yarışma ve rekabet alacak, çalışma barışı hızla bozularak okullar bir kaos ortamına dönüşecektir.
Ayrıca MEB in yeni başlattığı MESEM ( Mesleki Eğitim) projesi birçok sorunu beraberinde getirecek. Öncelikle mesleki-teknik eğitim önemini yitirecek, milyonlarca çocuğumuz örgün eğitimin dışına atılarak, piyasaya ucuz iş gücü olarak katılmak zorunda kalacaklardır.
Bir taraftan eğitim kurumlarında bunlar yaşanırken diğer taraftan da kamusal bir hak olan eğitim veliler için paralı hale gelmeye başlayacak, uzman öğretmene veya başöğretmene çocuğunu yazdırmak isteyen veliler öğretmene ulaşmakta zorlanacak bu öğretmenlere çocuğunu yazdırmak isteyen velilerden okul idareleri tarafından fahiş bağışlar talep edilecek ve eğitimde sınıfsal farklar daha da belirginleşecektir.
Eğitimdeki temel sorunların çözümü ancak cinsiyet eşitliğine dayalı, bilimsel, laik ulaşılabilir, nitelikli, anadilde, parasız kamusal eğitim ile mümkündür.”