Salı, Nisan 23, 2024
HABERLER

Osmanlı’da Siyasetnameler

Halil Köken

Türk İslam dünyasında ilk siyasetname Yusuf Has Hacib’in Kutadgu bilig isimli eserdir. Bu kitap aynı zamanda ilk mesnevidir. Yazar kitabı 1070 yılında Karahanlı hükümdarı Ulu Kara Buğra Han’a sunulmuştur. Siyasetnameler yöneticilere yazılmış tavsiye ve öğütlerdir. Yöneticilerin hak ve adaletle yönetmesi gerektiği, devlet adamlarında aranan vasıflar, onların nasıl olması gerektiği gibi hususları içerir.

Aslında Türk dünyasında ilk siyasetname Orhun kitabeleridir. Bilge kağanın ağzından millete ve onu yönetenlere tavsiyeler içermektedir.

Osmanlı da siyasetnamelerden birisi 18. Asrın başlarında görev alan 1717’de idam edilen Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın yazdığı “Devlet Adamlarına Öğütler” isimli kitabıdır.

Burada şunu belirtelim Koçi Beyin risalesi veya Katip Çelebi’nin Düstûr el-‘Amel li-Islâh el-Halel veya Bozuklukların Düzeltilmesinde Tutulacak Yollar kitabı Kâtîb Çelebi‘nin Hicrî 1063, yani Miladî 1652/53, yılında kaleme aldığı, Osmanlı Devleti‘nin toplumsal bir çöküş tehlikesine karşı neler yapması gerektiğini konu alan bir risâlesi bozulan, raydan çıkan devlet treninin nasıl tekrar raya oturtulacağını anlatır.

Akıllı olan aklını kullanan insandır. Daha akıllı olan ise başkasının aklını kullanandır. Diye bir söz vardır. Mustafa Kemal kendine muhalif olanları bile devlet hizmetinde kullanılmıştır.

Buraya Osmanlının kurucusu Osman Gazi’nin şeyhi ve kayın pederi Şeyh Edebalinin Osman gaziye tavsiyelerini alalım.

Ey Oğul, 
Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın. 
Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma. 
Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. 
Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez. 
Gördün söyleme, bildin bilme. 
Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. 
Cahil ile dost olma: ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün. 
Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. 
Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. 
Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın… 
Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. 
En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. 
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. 
Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın! Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. 
Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir… 
Kişinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar aydınlığa kavuşturur. 
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! 
Faydalı ile faydasızı ayırt edebilenler, bilgi sahibi olanlardır. 
Ukalayla dost olma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün. 
Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. 
Güceniklik bize; gönül almak sana. 
Açgözlü ile dost olma: ikram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün. 
Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana. 
Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. 
Suçlamak bize; katlanmak sana. 
Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez! 
Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir. 
Hayvan ölür semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı. 
Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az! 
Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır. 
Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. 
Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki toprağın tavda olduğunu bilebilsin. 
Hal bil, ahval bil, gönül bil. 
İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir! 
Mert ol, yürekli ol. 
Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. 
Kimsenin umudunu kırma. 
İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır.” Şeyh Edebali Hz.

Devlet adamları bunları dikkate alıyordu. Günümüzde ise buna danışman deniyor. Örneğin Orman Bakanının 49 danışmanı olduğu ve 2 tanesinin ihaleye fesat karıştırma suçundan ceza aldığı söylemektedir. Burada tavsiye verilen kadar veren de önemlidir. Bana içki içme diyen birinin kendisin de içmiyor olması gerekir. Bu durum kediye ciğer emanet etmek gibi bir şeydir. Devlette hademe olamayacakların Bakana danışman olması böyle bir olay.

Önce bu makama atanacakların vasıfları belirlenmeleri sonra atama yapılması gerekir. Gerçi “deveye sormuşlar deveye boynun neden eğri” o da “nerem doğru ki” demiş. O hesap iktidarın hangi yaptığı doğru ki?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir