Nasri Tonguç: Bizim Yürüttüğümüz Şey Sivil İtaatsizliktir, Taviz Vermeyeceğiz
İstanbul’da Demokratik İslam Kongresi (DİK) ve Din Alimleri Derneği (DİAY-DER) üyelerine yönelik 3 Temmuz’da yapılan operasyon kapsamında gözaltına alınan aralarında DİAY-DER Başkanı Ekrem Baran’ın da olduğu 28 kişiden 9’u 9 Temmuz günü çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Dernek faaliyetleri suç sayılarak tutuklanan imamlara, “Diyanetin hutbesini neden okumadınız?” ve “Namazı, duayı neden Kürtçe yapıyorsunuz?” gibi sorular soruldu.
‘DİN ANLAYIŞLARI, MUAVİYE DİNİDİR’
DİAY-DER’in kurucularından 64 yaşındaki Nasri Tonguç gözaltına alınanlar arasındaydı. Serbest bırakılan Tonguç, ANF’ye konuştu. Daha önce kadrolu imam olan Tonguç gözaltına alınmalarını ‘sıranın’ kendilerine kadar geldiği şeklinde değerlendirdi: “Bugün yürüttükleri din anlayışı İslamiyet’ten uzak bir yer. Muaviye dinidir. Başka bir alakası yoktur. Bugün bil hassa olduğumuz topraklarda bu böyle. Gayeleri kapsayıcı olmamızı bozmaktır. Üç dilde hutbe veriyoruz biz. Bu onlar için tehdit oluşturuyor çünkü biz kapsayıcıyız.”
‘BİZİM YÜRÜTTÜĞÜMÜZ ŞEY SİVİL İTAATSİZLİKTİR’
Kendilerine sorgu boyunca sürekli faaliyetlerini sorduklarını, derneğin geliri üzerinde çok sık durduklarını ve neden Kürtçe okutulduğunu sorduklarını aktaran Tonguç, gözaltıları, tutuklamaları şu sözlerle değerlendirdi: “Tek tek derneğimizin faaliyetlerini anlattık. Taziyelerin kurulduğunu, ayrım yapılmadan birçok insanın cenazesine katıldığımızı söyledik. Biz halkımızla beraber olduğumuzu ifade ettik. İstanbul’da altı camimiz var. Bunlar derneğe bağlıdır. Buralarda hutbeleri Kürtçe yapıyoruz. Araplar da var. Biz üç dilde hutbelerimizi veriyoruz. Bugün baktığımızda Türkiye’de TRT 6 diye bir gerçeklik var. Orada da bazı programlarda Kürtçe katılıyor imamlar. İronik bir mesele. Resmi bir dernektir. Özellikle gelir üzerinde durdular. Bizim gelirimiz halkımızdır. Birçok yerimizi cemaatimiz veriyor. Avukatları, gazetecileri, vekilleri, siyasetçileri tutukladır ve biz sıranın bize geleceğini de biliyorduk. İşin aslı onlar bizim kesin çizgimizden korktular. Biz öldürülen bir savcının bile taziyesine gittik. 9 arkadaşımız tutuklandı. Gayeleri halkı korkutmaktır. Hem Kürtçe olması hem de bizim kapsayan bir yerde durmamız onları rahatsız ediyor. Halk sivil itaatsizliğin ne olduğunu öğrendi. Bizim yürüttüğümüz şey sivil itaatsizliktir.”
‘AKP’Lİ MÜSLÜMANLAR DA FARKINDA ARTIK’
“Biz de bu bölgede doğruları anlatıyoruz” diyen Tonguç diyanetin dışında ve tek tipçi bir din anlayışından uzak olduklarını kaydetti.
AKP’nin bünyesinde bulunan medreselerin bu tarz sorunlarla karşılaşmadığını çünkü yancı bir çizgide olduklarını sözlerine ekleyen Tonguç, AKP’li Müslümanların da artık bunları gördüklerini ifade etti: “Ahmedi Xani’nin, Ciziri’nin Şeyh Said Kurdi’nin izinden giden bizlere karşı tutumları bu. Ben insanların da artık bunun farkına vardığını düşüyorum. Partilerine destek verenlerin de bu son süreçte bunu gördüklerini düşünüyorum.”
‘ZERRE TAVİZ VERMEYECEĞİZ’
Süreci takip ettiklerini her gün eskisi gibi dernek faaliyetlerine devam ettiklerini söyleyen Tonguç, derneklerini kapatmayacaklarını vurguladı.
Tonguç, açıldığı günden bugüne Kürtçe, Arapça ve Türkçe verdikleri hutbeleri yine aynı oranda vereceklerini söyledi.
“Zerre taviz vermeyeceğiz” diyen Tonguç, şunları ekledi: “İsa’nın Adem’in Musa’nın dinine göre de bu taviz vermemek esastır. Alevi Dedeleri, Ermeniler geldiler ziyaret ettiler bizi. Esas kapsayıcılık da budur. Ben daha önce kadrolu imamdım. İslamiyet’e göre hutbeler tek olamaz. Siirt’in sorunları başkadır, İstanbul’un başka. Bölgeye, şehre göredir bu hutbelerin içerikleri. Bunu da bir suç olarak gördüler. Gayeleri de bu kapsayıcılığı bozmaktır. Başka ilçelerden insanlar bizimle Cuma namazı kılmak için kilometrelerce yol geliyorlar. Bu da taviz vermememiz, doğru yolda, halkımızın yolunda olduğumuzun göstergesidir.”
Tonguç, Kurban Bayramı kapsamında bayram namazını kılacaklarını da hatırlattı.
SİVİL İTAATSİZLİK
İlk kez 19. yüzyılda Amerikalı natüralist yazar Henry David Thoreau tarafından ‘Resistance to Civil Government’ başlıklı manifestoyla dünya literatürüne kazandırılan ”sivil itaatsizlik” kavramı; Gandhi, Martin Luther King, Rosa Parks gibi birçok kişiye ilham verdi.
Türkiye’de de sivil cuma namazları 2011 yılında Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) çağrısıyla kılınmaya başlanmıştı. Cuma namazları, BDP’nin hayata geçirmek istediği bir dizi sivil itaatsizlik eylemlerinden sadece biriydi. Polis ve sivil itaatsizlik eylemlerine katılanlar sık sık karşı karşıya gelmişti.
Sivil itaatsizlik eylemlerine katılanların başlıca 4 talebi vardı; anadilde eğitim, askeri ve siyasi operasyonların durdurulması, tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması ve yüzde 10 seçim barajının kaldırılması…
Amed Dağ Kapı Meydanı’nda sivil cuma namazına katılan halktan biri, “Devletin imamı Türkçe anlatıyor, biz Kürtçe daha güzel anlıyoruz”, “Biz devletin imamını istemiyoruz”, “Biz namazımızı kılmaya geldik, bu panzerler neye gelmiş?” demişti.