Salı, Ocak 7, 2025
AÇIK GÖRÜŞ

Yabancı Gözüyle Bayramlarımız

Halil Köken

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 1988 yılında yayımladığı bir kitap var. Adı: Der Saadet’te (İstanbul’da) Avusturya Sefirleri. Karl Tebly yazmış. Prof. Dr. Selçuk Ünlü çevirmiş.

İstanbul’da görev yapan Avusturya Sefirleri’nin (Büyükelçi) hatıratlarını anlatıyor. Biz bu hafta bayram haftası olması dolayısıyla yabancıların gözüyle o zamanki bayramlarımızı anlatmaya çalışacağız. Tarih yaprakları 2. Selim dönemini göstermektedir.(1566-1574)

Türkler yılda iki defa bayram yaparlar. Birincisine büyük bayram (Ramazan Bayramı) diğerine de küçük Bayram (Kurban Bayramı) diyorlar. Küçük Bayram büyük Bayramdan bir ay sonra geliyor. (Avusturya Elçisi bu bayramları ilk defa gördüğü için zamanlama da yanlışlık yapmış. Çünkü Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arası iki ay on gündür.)

Bu bayram günlerinde zenginler uşaklarına yeni bir şey alırlar, ya da onları giydirirler. Bazı zengin Türkler Allah kalplerine terem (doğrusu kerem ettiği zaman olacak) bıraktığı zaman, genellikle Allah rızası için, bütün kölelerini salıverir.

Bütün aş evi ve açık hava mutfakları gece gündüz açıktır. Herkes en yeni elbiselerini giyer ve neşeli davranır. Tanıdıklar birbirlerine rastlarlarsa, selamlaşmak üzere ellerini kaldırırlar ve birbirlerine saadet dilerler.

Yazar seferde olan ordunun bayram merasimini daha kolay izlemek için yüksek bir yere çıkar.

Orada vardığım arazide, büyük bir sessizlik içinde, vaizin sözlerini dinleyen Türk Poçularıyla örtülü bir kalabalık gördüm. Herkesin yeri rütbesine göreydi. En itibarı olanlar sultanın en yakınında bulunuyorlardı. Açık geniş arazide kalabalık arasında sokaklar ve duvarlar oluşacak şekilde vaziyet almıştı.

Kıyafetleri gösterişliydi ve papuçları kardan beyazdı. Elbiselerin güzel ve çeşitli renklerini seyretmek bana haz veriyordu. Fakat hepsi yere batmış ya da yerden fışkırmış gibi hareketsiz duruyorlardı. Tek kelime duyulmuyordu, kimse etrafına bakınmıyor, kimse başını oynatmıyordu. Hoca, Hz. Muhammed’in ismini zikredince, hepsi dizlerine kadar eğildiler. Hoca Allah’ın adını anınca, yere kapandılar ve toprağı öptüler(secde ettiler demek istiyor.)(Burada yazar Bayram namazını anlatıyor.)

Bütün Türkiye halklarının mübarek Ramazan Bayramını kutluyorum.