Hilafet Tartışmaları 1
Halil Köken
Hilafet, belli bir kesimin bir ütopyasıdır. Onunla yatıp kalkarlar. Şartlar nedir? Olur mu, olmaz mı bakmadan sabah akşam aynı türküyü söylerler.
Hz. Peygamberin vefatı ile beraber peygamberlik görevi bitmişti. Ancak Hz. Peygamber aynı zamanda bir devlet başkanı idi. O vefat etse de bu görev devam etmesi gerekiyordu. İşte Hz. Ebu Bekir bu görevi yürütmek için seçilmişti. Onun için ona Resüllahın halefi olduğu için Halifeyi Resulullah (Resulullahın halifesi) denildi. Emir’ül Mü’minin (Müminlerin Emiri) unvanı verildi.
Hz. Peygamber “benden sonra hilafet 30 sene devam edecektir. Ondan sonra saltanata dönecektir” buyurmuştur. Gerçekten 30 sene sonra 661 Tarihin de Emeviler ve Muaviye ile saltanata dönüşmüştür. Hatta o dönemde bugün bile halen İslam Dünyasının kanayan yarası olan Kerbela olayı olmuştur.
750 yılında Abbasiler dönemi başlamıştır. İslam Dünyasında ilk kopmalar bu dönem de başlamış ve Emevi Prensi Prens Abdurrahman İspanya’da Endülüs Emevi Devletini kurmuştur. Yani o dönemde bile Halifeyi tanımayan yapılar ortaya çıkmıştır.
Hilafet artık gücü olanın Halifelik iddiasında bulunduğu bir duruma gelmiştir. Abbasiler döneminde Selçuklu gibi, Gazneli gibi devletler ortaya çıkmıştır.
Abbasilerin başkenti Bağdat’ın Moğolların eline geçmesiyle beraber Abbasiler dönemi sona ermiş ve Abbasi Prenslerinden biri Mısır’a ulaşmayı başarmış ve 1258’den sonra Hilafet Merkezi Mısır olmuştur. 1516 Mercidabık ve 1517 Ridaniye Savaşları ile son Halife Kaim bi Emrillah İstanbul’a getirilmiş ve Halifelik Osmanlı’ya geçmiş oldu.
Osmanlılar dönemin de Halifelik yıllık salnamelerde padişahın unvanları arasında bir kelime olarak kaldı. 2. Abdülhamid döneminde bu kavram bir silah olarak hatırlanıp kullanılmaya çalışıldı. 2. Abdülhamid’in dediği gibi “Hilafet İngilizlere karşı bir silah olarak kullandığım içi boş bir silahtı” demiştir.
1 Kasım 1922’de saltanat ile hilafet ayrılarak saltanat kaldırılmış ve halifelik içi boş bir makam olarak devam etmiş ve nihayet 3 Mart 1924’te hilafet kaldırılmıştır.
Menderes’in “Siz isterseniz hilafeti bile getirirseniz” sözü meşhurdur. Tabi hilafet geri gelir mi bilmem ben yukarı da hilafetin tarihsel sürecini özetledim.
Hilafet konusundaki tartışmaları gelecek yazıya bırakarak bir hatıra ile bitirelim. Gazi yurt gezilerinden birinde Adana’ya gide. Orada güzel evler görür. Sahiplerini sorar. Biri bir Ermeni vatandaşındır, bir diğeri Rum bir vatandaşındır, bir diğeri ise bir Yahudi bir vatandaşın olduğunu öğrenir. Evlerin yanında kümes gibi bir ev görür. Onun sahibini sorduğu zaman Recep Çavuşun evi olduğu söylenir. Recep Çavuşu çağırır. Ona “bu Rum, Ermeni, Yahudi bu evleri yaparken sen neredeydin?” diye sorar. Recep Çavuş “Galiçya’da, Sakarya’da Çanakkale’de Balkanlar’da sizin peşinizde koşuyordum” diye cevap verir. Mustafa Kemal Mustafa Kemal ATATÜRK, bu cevap karşısında gözyaşlarını yanaklarından ta yüreğinin derinliklerine akıtır!
“Recep Çavuş haklıdır.
Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Sakarya’da TÜRK’ÜN istiklalini korumak için savaşırken Adana’da toprak damlı bir kulübe yapmayı ancak becerebilmiştir.
Recep çavuş gibi nice atalarımız, dedelerimiz, babalarımız, evlatlarımız bu vatan için şehit olmaya giderken savaşa katılmayan bu azınlıklar ve fırsatçılar ticaretle zengin olarak vatanımızın en güzel yerlerinde villalarını, köşklerini, çiftliklerini, fabrikalarını yaptılar. Recep çavuşlarımız ise viranelerinde, kulübelerinde, gecekondularında ancak kendilerine bir yuva kurabildiler. “