Tarihe Bakış Açımız
Halil Köken
“Ayarla değilse gözlüğünün merceği
Ters görürsün dünyada ki bütün gerçeği”
Bu sözü üniversite yıllarında okuduğum bir sözdü. Bu arada üniversite mezunuyum. Ve 4 yıllık okulu 8 dönemde bitirdim.
Vizontele isimli bir film vardı. Orada askerliğini İzmir’de yaptığını söyleyen yaşlı bir müdüre “İzmir o zaman Osmanlı toprağı idi? Değil mi?” diye espri yapılır. O hesap benim 2 dedem de Osmanlı askeri idi. Biri 1890 diğeri 1892 doğumlu idi. Yani Osmanlı benim dedem idi. Ama eğer bunların suçu varsa bu durum benim onların suçunu ört bas etmemi gerektirmez.
Şimdi bazı maddelerin saflık derecesi vardı. Bu derece arttıkça o maddenin fiyatı artar. Örneğin 14 ayar altın ile 24 ayar altının fiyatı da aynı değildir. Onun için yola çıkarken elinizde bir kriter olmalı ve o kriterden sapmamalısınız.
Osmanlı’da yükselme dönemi padişahlarını anlatırken “babasından aldığı 200.000 km2 toprağı 300.000 km2ye çıkardı.” gibi bir ifade kullanılır. O zaman aynı ölçütü neden gerileme ve dağılma dönemi için kullanmıyoruz.
Tarihi değerlendirirken Tarihçi yalan söylememeli ve önce yalan söyleyip sonra onu tevil yoluna girmemeli. Mesela 2. Abdülhamit döneminde kaybedilen toprak var mıdır vardır. O zaman niye 33 yıl hiç toprak kaybetmedi diyoruz.
Ben bir Ermeni değilim. “Le Sultanı Ruj” yani Kızıl Sultan diyemem ama Cennetmekân gibi doğrusunu sadece Allah’ın bildiği bir konuda bir şey diyemem. O kişinin Veli olması bir şey ayrı bir şey görevini ne ölçüde başarılı olduğu başka bir şey.
Bu yazdıklarımı bir kişiyi baz alarak düşünmeyin. Bu kişi 2. Abdülhamid değil bir başkası da olabilir. Yani öznenin şu ya da bu olması sonucu değiştirmez. Ben burada ki özneyi konu daha iyi anlaşılması için verdim.
Yani bu kişi cennetmekân diye onun hatalarını, yanlışlarını söylememe engel olmamalı.
Yani mesela Donanma Haliç’te niye çürütüldü. Balkan Savaşlarında savaşı kaybetmemizin nedenlerinden biri de bu değil mi?