Salı, Kasım 5, 2024
ÇEVREGÜNDEMHABERLER

İzmir Depremi Büyüklüğünde Bir Sarsıntının İstanbul’da Yaşanması Halinde Ne Olur?

İzmir depremi, uzunca süredir beklenen İstanbul depremini akıllara getirdi. Aynı büyüklükte bir sarsıntının İstanbul’da yaşanması halinde sonuçlarının çok daha ağır olacağını vurgulayan Doç. Dr. Taşkın, acilen depreme karşı topyekûn seferberlik başlatılması gerektiğini ifade etti.

İzmir depremi, yaşanması muhtemel bir İstanbul depremini de akıllara getirdi. Uzmanlar uzunca süredir İstanbul’da şiddetli bir depremin yaşanacağı uyarısı yaparken, konuya ilişkin konuştuğumuz İTÜ İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Beyza Taşkın, İzmir’de yaşanan büyüklükte bir depremin İstanbul’da olması halinde yıkımlarının çok daha ağır olacağını belirtti. Taşkın, depreme karşı topyekun bir seferberlik başlatılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

“İzmir depreminin büyüklüğü 6.9 olabilir ama öncelikle şunu söylemeliyiz ki İzmir gerçekten yaşanan can kayıplarına rağmen bunu şanslı atlattı” diyen Taşkın, “Açığa çıkan yer hareketleri itibariyle oldukça düşük değerlere sahip bir deprem yaşandı. Aksi takdirde bugün orada gördüğünüz apartmanların tamamı da yıkılabilirdi” değerlendirmesini yaptı.

“İstanbul’daki depremi yaratacak olan sismik kaynak tipiyle bu yaşadığımız İzmir depreminin kaynağı birbirinden farklı” diyen Taşkın, “İzmir’de yaşanan normal fay kırılması. İstanbul’da ise doğrultu atımlı bir fay var. Yani Karadeniz’in içinden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın uzantısı. Doğrultu atımlı faylarda yüzey deformasyonları çok fazla olur. Dolayısıyla ivmeler de daha yüksek yaşanır. İnşaat mühendislerinin bina yaparken baz aldığı kıstas yer ivmeleridir. İstanbul’da bu yer ivmelerinin etkisi çok büyük olacaktır. Dolayısıyla hasar, İzmir’de yaşandığı kadar sınırlı kalmaz” diye konuştu.

Zayıf noktalar gayet biliniyor

İstanbul’a 395 km ötede yaşanan depremin Bağcılar gibi bazı yerlerde hissedildiğine vurgu yapan Taşkın sözlerini şöyle sürdürdü: “Oradaki yerel zemin koşulları son derece yumuşak ve depremin uzun periyotlu etkileri açısından yaşanacak tehlike için önemli bir gösterge. Yani İzmir’de olan depremi İstanbul’da hissedilen bir bölgedeyseniz o bölgelere öncelik vererek dönüşüm, yıkım, yenileme gibi her ne yapılması gerekiyorsa otoritelerin, yetkililerin öncelikle bu bölgelerden işe başlaması gerekiyor. İstanbul, İzmir’den daha çok çalışılmış, kaynakları, yerel zemin özellikleri daha fazla bilinen bir şehirdir. Dolayısıyla İstanbul’da nerelerde çok yoğun hasar yaşanacağı gayet ortada.”

Hep birlikte mücadele etmeliyiz

Ülkede topyekûn bir mücadele, bunun için de özel bir fonlama yaratılması gerektiğini ifade eden Taşkın, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu tek başına yurttaşın yapabileceği bir çalışma, önlem değil. Topyekun çalışmamız gerekiyor. Kentsel dönüşümle üç beş bina kurtararak yapılamaz bu mücadele. İstanbul sorunu Türkiye Cumhuriyeti için bir beka sorunudur.”

Boşa harcayacak bir günümüz dahi yok

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, “Ülkemizi yönetenler yaşadığımız acı deneyimlerden ders çıkarmalı ve görevlerini daha fazla gecikmeden yerine getirmelidir. Boşa harcayacak bir günümüz dahi kalmadı” dedi.

Geçmişte yaşanan depremlere rağmen sanki bir daha deprem olmayacakmış gibi rant politikalarının sürdürüldüğünü belirten Koramaz, “İmar afları ile kaçak yapılaşma teşvik edilmiş, yurttaşlarımız sağlıksız yapılara mahkûm edilmiştir. Böylece projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar ruhsatlandırılmıştır” diye konuştu.

Yapı alanındaki tek sorunun kaçak yapıların ruhsatlandırılması olmadığını söyleyen Koramaz, yeni yapıların da gerekli mühendislik hizmeti alınmadan yapıldığına dikkat çekti. Yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini dile getiren Koramaz, “Nitekim sonuçlarının çok daha ağır olması beklenen İstanbul depremi er ya da geç kapımızı çalacak. Boşa harcayacak bir günümüz daahi kalmamış durumdadır. İktidarı acilen gereken önlemleri almaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz