Osmanlının Son Savaşı 7- Çılgın Proje 2
Halil Köken
Bu yazımda size Kanal Harekâtını anlatacağım. Almanların isteği ile açılmış cephelerden biridir. İngiltere’nin başta Hindistan olmak üzere birçok sömürgesi ile en önemli denizyolu bağlantısı 1869 yılında açılan Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan suyoludur. 1882’de İngilizlerin Mısır’ı ele geçirmesiyle birlikte İngiltere’nin kontrolüne geçmiştir. Londra’dan Karaçi’ye giden bir gemi Ümit Burnu (Afrika’nın Güneyi) yolu ile giderse 17400 km. Süveyş Kanalı yolu ile giderse 9880 km. yol gidecektir. Aradaki mesafe 7520 km’dir.
Eğer Osmanlılar Süveyş yolunu tutabilirse Mısır’ı geri almak mümkün olacaktır. Mısır’da yaşayan Mısırlı muhaliflerin İngilizlere karşı ayaklanacağı umut ediliyordu.
4. ordu komutanı Zeki Paşa bu iş için ayrılan kuvvetlerin bu iş için yetersiz olduğunu ve bu seferin iptal edilmesini istemiştir.
Bunun üzerine Bahriye Nazırı Cemal Paşa Nazırlık görevi üzerinde kalmak kaydıyla 4. Ordu komutanlığına atandı.
14 Ocağı 15 Ocağa bağlayan gece harekât başladı. Büyük zorluklarla Tih Çölünü aşan Osmanlı Birlikleri taarruza geçtiler. 5 Tabur asker Dumbaz adı verilen çelik kaplı teknelerle kanala indiler. Bunlardan 600 asker karşı kıyıya ulaşmayı başardı. Ancak bu askerler ya öldü ya da esir düştü. İkinci Kanal Harekâtı 27 Temmuz’da yapıldı ve bu harekâtta başarısız oldu ve Osmanlı birlikleri ağır kayıp verdiler.
KANAL HAREKÂTI NEDEN BAŞARISIZ OLDU.
Doğu toplumların genel özelliği hesap verme ve hesap sorma alışkanlığının olmamasıdır. Doğu toplumlarında mistik bir kadercilik anlayışı vardır. Bir iş istediğimiz gibi olmazsa kader der geçeriz. Sonucu ne kadar ağır olursa olsun kimse hesap vermez, istifa etmez, sorumluluğu üzerine almaz ve kimse ona hesapta sormaz. Bunun bir önemi de şudur; eğer bir sorumlu yaptığı hatadan dolayı hesap verirse, sonraki görevlilerde aynı hataları yapmaz. Bunun sonucu olarak İslam Dünyasında 7.00 şiddetinde olan bir depremde binlerce insan ölürken Japonya’da meydana gelen 9.00 şiddetinde olan bir depremde kimse vefat etmez. Çünkü onlarda harakiri geleneği vardır ve sorumlular kendilerini suçlu hissettiklerinden intihar ederler.(Bakınız 11 Mart 2011 Tarihli 9.00 şiddetindeki deprem)
- Askeri harekâtların başarılı olmalarının en büyük sebebi bu harekâtların gizli olmasıdır. Yani düşman sizin harekâtlarınızdan habersiz olması gerekir. Ama Cemal Paşa İstanbul’dan ayrılırken yaptığı açıklamada Mısır’ı Fethetmek için gittiğini söylemiştir. Her ülkenin içinde ilişkide bulunduğu ülkelerin Büyükelçileri, Konsolosları, Basın ve Askeri Ataşelikleri vardır. Bunlar o ülkelerin sizin içinizdeki casuslarıdır. Basında çıkan bir haberi onlarda izler ve gerekli yerlere ulaştırırlar. Bu normal bir durumdur adamların görevidir bu.
- Bu harekât hep Yavuz’un Mısır Seferi ile eşleştirilmiştir. Yani Yavuz nasıl Mısır’ı fethetti ise bizde Mısır’ı fethedeceğiz. Hâlbuki Tarihte temel bir kural vardır. Bir olay değerlendirilirken olayın geçtiği şartlar göz önüne alınmalıdır. Yavuzun önünde genişliği en dar yerinde 313 metre olan bir kanal yoktur. Memluk Ordusu en az 120 senedir savaş yapmıyordu. Memluk Ordusu Top silahını bile Mercidabıktan sonra almıştı. Bunlar sabit sadece kurulduğu yöne doğru ateş edebiliyordu. Yavuz bu topları devre dışı bırakmak için Mısır ordusunun güneyine sarkmıştı. Osmanlı Ordusu hayatı savaşlarda geçmiş tecrübeli bir ordu idi ve topları 360 derece ateş edebiliyordu. Yavuz’un karşısında böyle bir Mısır ordusu olmasına rağmen Cemal Paşanın karşısında İngiliz ordusu vardı. İngilizler kanalın batısına demir yolları döşemişlerdi. İçine makinalı tüfek ve küçük çaplı topların konulduğu trenler vardı.
- Bu sefer Osmanlı için gerekli olup olmadığına bakılmaksızın Genelkurmaydaki subayların isteği ile yapılmış değildi. Almanların isteği üzerine Alman Cephesine giden/gidecek İngiliz askerlerinin gitmelerini önlemek için açılmıştır.
- Birinci seferin mevsimsel şartlarda yapılma zamanı uygundur. Ancak 2. Harekât sıcaklığın zirvede olduğu bir dönemde yapılmıştır. Yavuzun seferi de ocak ayındadır.
- Sarıkamış saldırısında da göreceğimiz gibi mevcut ordu komutanı harekâta karşı çıkmıştır. Bir bölgenin şartlarını, askerlerin kabiliyetlerini, düşmanın durumunu en iyi bilebilecek durumda olan ordu komutanı görevdenalınarak yerine bu şartlara yabancı nazırlar atanmış ve onlarında sonucu malum.
Bu sebepler uzatılabilir. Önemli olan yapılan hatalardan ders almak, aynı hatalara
düşmemek ve sorumluların hesap vermesidir. Ancak bunlar yapılmamış Vatan Millet Sakarya diye insanları gaza getirmek yolu izlenmiştir.