Pazartesi, Mart 24, 2025
AÇIK GÖRÜŞKÜLTÜR

Osmanlı’nın Son Savaşı 6

SAVAŞTA ÇILGIN PROJELER 1

Halil Köken

Birinci dünya savaşında askerlerin hayatının hiçe sayıldığı, stratejik ve ülke menfaatlerine ve gerçeklere uygun olmayan hayallerle hoyratça sevk ve idare edildiği görülmektedir. Onun için bu bölüme çılgın proje dedim.

İlk çılgın proje daha savaşa girilmeden Almanların teklifi ve Enver Paşanın sahip çıktığı Romanya projesidir. Teklife göre Osmanlı, Romanya’nın Köstence Limanına bir Kolordu çıkarılacak ve bu bölgede Rusya’ya karşı savaşılacaktır. Almanya Rus Cephesinde sıkışmıştı. Bu çıkarma ile Rus ordusu Alman Cephesinde bulunan bazı birlikleri geri çekerek Osmanlı birlikleri ile savaşacaktı. Bunun sonucunda Almanya’nın Rus cephesi rahatlayacaktı.

Osmanlı Devleti bu savaşta 2.800.000 insanı silah altına almasına karşılık Rusya 12.000.000 insanı silah altına alacaktır. Bu her bir Osmanlı askerine karşılık 4 Rus askerinden daha fazla bir oranı oluşturmaktadır.

Bu plana başta Ali İhsan Paşa olmak üzere Genelkurmaydaki bütün Türk subaylar karşı çıkmışlardır. Henüz Bulgaristan savaşa girmediği için Almanya ile bir kara bağlantısı bulunmamaktadır. Bir Kolordu en az 35.000 asker demektir. Buraya gönderilecek birlik ile tek bağlantı deniz yoluyla olacaktır. Kolordu içerisinde 35.000 muharip nefer, geri hizmetlerdeki asker (levazım, istihkâm, sıhhiye vb.) sayısı ile bu sayı 40.000’i bulmaktadır. Bir asker günde 1 kg yiyecek tüketse bu toplamda 40 ton yiyecek demektir. Bunun yanında hizmet hayvanları olacaktır. Bunların yiyecekleri, gerekli mühimmat ve sıhhiye vb. malzemeleri bunlara dâhil edildiğinde tonlarca malzeme nakil edilmesi gerekecektir. Köstence İstanbul arası o günkü şartlarda 3.5 günlük bir mesafedir. Sadece gidiş dönüş 7 günlük yolculuk demektir. Buna yükleme ve indirme süresini eklerseniz bu yolculuk en az 8 gün sürmektedir. Yani bu gemiler bir defa da 8 günlük malzemeyi bir defa da yola götürmesi gerekmektedir. Bu da birçok gemi demektir. Adeta bir gemi katarı.

Bu normal şartlardaki bir yolculuk süresidir. Bu süre zarfında fırtına çıkabilir. Çıkacak fırtına bu süreyi uzatabilir. Hatta gemilerin batmasıyla sonuçlanabilir. Böyle bir durumda oradaki asker açlıktan kırılacaktır. Ayrıca askerliğini yapanlar bilirler ki mermisi olmayan bir tüfek 4.5 kilo ağırlıktan başka bir şey değildir.

Bundan daha elim ve vahimi ise Osmanlı Donanmasından mutlak üstün olan Rus Donanmasına karşı bu gemileri korumak nasıl mümkün olacaktır. Nitekim savaş sırasında doğu cephesine malzeme götüren gemiler kıyıyı takip ederek gitmelerine rağmen malzeme yüklü gemilerin Rus Donanması tarafından batırılmıştır.

Bir savaşta başarı sağlamanın yolu iyi bir strateji, sağlam bir plan ve iyi bir ikmal yoludur. Ana üssünüzden ne kadar uzaklaşırsanız ikmaliniz o kadar problem olacaktır. Nitekim Yunan Ordusunun Sakarya Savaşında yenilmesinin sebeplerinden birisi de ana üssünden çok uzaklaşması ve bununda ikmali sağlamanın zorlaşmasıdır.

Görüldüğü gibi bu cephenin açılmasının kazanma ihtimali olmadığı gibi Osmanlı’nın menfaatine olan bir durum da yoktu. Zira Alman Cephesinden çekilecek 40.000 kişilik Rus birlik ile savaşacaksınız. Ana üssünüzden çok uzak ve ikmali sadece deniz yolu ile sağlanan bir cephe. Varsayalım kazanma ihtimali olsa bile bunun Osmanlı’ya ne faydası olacaktır. Bu işten sadece Almanya’nın kazançlı olacağı açıktır.

Üstelik Osmanlı’da Türkçü Turancı bir iktidarın olduğu bir dönemde Askerlerimiz sadece ve sadece Alman menfaatleri için bir gül bahçesine girercesine kara toprağa gireceklerdir.