Cuma, Nisan 19, 2024
AÇIK GÖRÜŞ

Ahmet Hakan ve Abdülkadir Selvi’nin CHP Sevdası (*)

Veysi Dündar

Gökkuşağı, Grinin 50 Tonuna Karşı…

Günlerdir CHP’yi Ahmet Hakan alıyor Abdülkadir Selvi bırakıyor, Abdülkadir Selvi alıyor Ahmet Hakan yine de bırakmıyor.

Belli ki CHP tarlası münbit. Ahmet Hakan her sabah iki sap maydanoz bir sivri biber toplamadan güne başlamıyor. Formatı itibariyle böyle bahçe tarımına müsait olmayan Abdülkadir Selvi ise daha çok harman edip hasatı toptan yapıyor. Koca bir yazıyı üşenmeden CHP’nin derdine tasasına hasrediyor.

Ahmet Hakan’ın neden bilinmez CHP’nin AKP’ye yenilmesine dair duyduğu üzüntü belli ki çok derin, Abdülkadir Selvi de CHP’nin iç sorunları için gayet endişeli.

Ahmet Hakan’ın endişeli moderni, Selvi’nin ise endişeli muhafazakarı temsil ettiği bu seyirlikte ana tema CHP içindeki tartışmalar, çatışmalar, itirazlar.

AKP’nin mozaik değil mermer tarzı dokusuna karşı CHP’nin baklava dilimleri en çok bu ikilinin dilinde ve hedefinde. AKP’nin yukarıdan aşağı terkip olan yapısının standardının CHP’de olmamasından kaynaklanan bu halin eleştirisinin Hürriyet’te sürekli yer bulması aslında tam olarak ne anlama geliyor?

Hürriyet’in iktidara destek için havuzun hemen arkasında konuşlandığı malum. Havuz gazeteleri gerçekliği eğip büküp servis ederken Hürriyet’in fonksiyonu gerçeğin AKP versiyonunu piyasaya sürmek.

AKP’nin gözyaşları içinde görevi hem de teknik terimler “on duty” yani “vazife başında” bırakan başkanlarının itiraz et(=de)memeleri buna karşın CHP’nin aday belirleme sürecinin tartışmaya açıklığı zımni olarak karşılaştırılıyor.

AKP’nin ülkeyi yönetmede demokrasiyi kendi tanımlarına göre eğip bükmesini gözardı edenler için parti içi demokrasi bir Afrikalıya kutup ayısını anlatmak gibidir.

Alp dağlarında bir foka rastlama şansınız AKP’de bir muhalife tesadüf etmenizle neredeyse eşittir.

Oysa siyaset aslı itibariyle muhalefet etmek demektir. Parti demir disiplini doğrudan Demirperde icadıdır. Partinin yukarıdan aşağı liderin arkasında sıralandığı modele karşı CHP’nin farklı görüşleri savunan çeşitliliği belli ki üzerinde çalışmaya değer bulunmuş.

Parti içi demokrasinin ülke içi demokrasi ile gayet güzel bir kombin teşkil etmesi AKP’ye iktidar tahkimi ile mücehhez gazete yazarları için gözardı edilir bir gerçekliktir.

AKP’nin her daim lidere tabi siyasetinin baskıladığı çıkışların esasen AKP siyasetinde ideolojik bir karşılığı da zaten yoktur. CHP’deki çekişmelerin ise kişisel değil ideolojik olduğu düşünülebilir. AKP’nin lidere dayalı siyasetinin ideolojiyle bağının çoktan koptuğu, bu kopuşun lideri her zaman haklı çıkarmaya endeksli utangaç eleştirileri aşmadığı söylenmeli.

Klasik AKP söyleminde eleştirinin 50 tonunun bütün renkleri lideri mutsuz edecek tavırlara dair uyarılardan ibarettir. CHP’nin iç tartışmalarında ise grinin değil gökkuşağının 50 tonu ile tanışırız. HDP’den Vatan Partisine uzanan bir tayfa tanımlanabilecek bir ikna etme çabasıdır oysa ki CHP’nin tartışmalarından yansıyan.

CHP seçmeninin sandığa gitmekten imtina edeceği ya da farklı seçeneklere yöneleceği beklentisinden ziyade gündemi hep bu çizgide tutma kaygısına karşılık gelen bu manipülatif yazı tercihinin, örneğin AKP’nin ideolojik temeline atış yapan Saadet Partisine yok muamelesi yapması ise, hiçbir platformda dikkate dahi alınmaz.

AKP’nin İslamcı köklerini yadsıyarak MHP çizgisine kendini endekslemesine ne AKP içinde ne de yazar tayfasında itiraz beklemeyiz. CHP’nin ise lider siyaseti ile eleştirilmesine karşın kendi içinde tartışmaya açık bir tablo sergilemesi seçmeninde itiraza yol açması beklentisiyle bolca yazıya konu oluyor.

AKP’ye yakın yazarların CHP’ye yönelik eleştirilerinde CHP’nin konumlandırılması ve ülke siyasetinin büyük resmine dair gayet muhkem bir duruşun hat-trick’ini yapan Abdülkadir Selvi’nin yazdıklarına (örnek bir değil, iki değil, tam üç yazı) bakarsak, bırakın Ankara’yı İstanbul’u, Kadıköy’ü ve Beşiktaş’ı dahi CHP alamaz.

AKP’nin MHP ile oluşturduğu katılaşmış siyasetin ortasında konuşlu olanlar için aslında insanlar nasıl olur da AKP varken başka partiye oy verir tadındaki söylemin bir öncesi karşı tarafın zaten helva kıvamında olduğuna olan sarsılmaz inanç.

Herkesin sadece tek bir partinin tek bir adayı etrafında toplanması üzerine bize açık gri ile koyu gri arasında seçim yapmamızı salık verenlere CHP’nin kırmızıdan mora uzanan bir gökkuşağının çeşitliliğini anlatmak çok da mümkün değil.

Erdoğan’ın deyimiyle sessiz yığınların 10 yıllardır sesi olan AKP’nin bu sessiz yığınlara katılım için CHP seçmenine yaptığı çağrının bir tarafını Ahmet Hakan diğer tarafını Abdülkadir Selvi tahkim ediyor.

Gökkuşağı, grinin elli tonu ile mücadelesini sürdürüyor. Maçın sonunu beklemiyoruz.

Bu maç hiç bitmesin istiyoruz.

(*) 2 Şubat 2019’da yayınlanmıştır

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir