Pazar, Mart 23, 2025
AÇIK GÖRÜŞ

Osmanlıda Saraylar

Osmanlı, İstanbul’u fethettiği zaman Topkapı sarayı yapıldı. Yaklaşık 4 asır ülke buradan idare edildi.

 Ancak ne olduysa 1850’lerden sonra birden saray yapımına geçildi. Artık her padişah kendi sarayını yaptırıyordu.

 Bu süreç, 1856’da Dolmabahçe sarayının yapımı ile başladı. 4 asır hanedana yeten Topkapı sarayı yerine önce Dolmabahçe, sonra Çırağan ve diğerleri yapılmaya başlandı. Bu saraylar; Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Çırağan Sarayı, Yıldız Sarayı, Feriye Sarayı.

  Saray maliyetleri ile ilgili bir örnek vermek gerekirse, Dolmabahçe Sarayı 5.000.000 (Yazıyla beş milyon)’a mal olmuştur. O dönemde dış borç 3.000.000 altın olduğu hesap edilirse sarayın maliyeti daha iyi anlaşılır kanaatindeyim.

  Bu yazıyı okuyanlardan bazıları “ya hu kardeşim, zenginin malı züğürdün çenesini yorar sana ne” diyebilirler. Evet, normalde yasalar çerçevesinde kazanan birinin yaptıkları beni alakadar etmez. Osmanlı Devleti 1853-1856 tarihleri arasında Kırım Savaşına katılmıştır. Bu savaşta İngiltere, Fransa ve İtalya’daki Piyamento krallığı; Osmanlı Devletine yardım, güya yardım, etmişlerdir. Güya diyorum. Çünkü savaşın çıktığı yıl  yani 1853 yılında yapılan savaşlarda hem doğu Cephesinde hem de Tuna cephesinde Osmanlı birlikleri Rusları yenmişti. Müttefikler bu savaşlardan sonra bize yardım ettiler anlaşmaya göre bu yardımın maliyeti yani masrafları bize ait olacaktı. Ve alınsa bile bize faydası olmayacak ve koruyamayacağımız Sivastopol Limanını kuşattılar. Bu liman Karadeniz’in kuzeyinde olduğu için kara bağlantısı olmadığı sürece sadece deniz ulaşımına güvenerek korunamayacak bir limandı.

22 aylık bir kuşatma ile liman alındı. 1856 Paris antlaşması imzalandı. Bizim bu savaşta tek kazancımız, müttefik askerlerinin giderleriydi. Ve ilk defa 1854 yılında dış borç alınmaya başlandı. Ayrı bir yazıda değerlendireceğimiz dış borçlar konusunda burada şu kadarını söyleyebilirim ki, devlet hem savaş için hem de saraylar için hep borç almış, borcu borçla kapatmış ve 1876 yılında dış borçları ödeyemeyeceğini ilan etmiştir. Yani yirmi yılda maliye iflas etmiştir. Onun için saray yapımı Osmanlıyı ekonomik ve buna bağlı olarak siyasi olarak yıkan etmenlerden biri olmuştur.

Halil Köken