Çarşamba, Nisan 24, 2024
AÇIK GÖRÜŞ

Dolmabahçe Osmanlı – Türkiye Köprüsü

Veysi Dündar

Dolmabahçe Cafe’de oturuyorum. Makaleyi yazmaya başladım. Denize yakın olan yer değil, İnönü Stadı’nın hemen sağ tarafındaki bahçe burası. Buradan stadı ve Swissotel’i görmekte mümkün. Fakat ön tarafa dönmeyi ve manzaradan esinlenerek yazımı tamamlamayı yeğliyorum.

Hemen ön tarafımda Bezmialem Valide Sultan Dolmabahçe Camii var. Gezi eylemleri sırasında “Camiye ayakkabıları ile girdiler, içki içtiler” denilen yer burası. Ben ertesi gün buraya gelmiş, camiyi gezmiş ve camide kalan tek kişi ile konuşmuş, dillendirilen bu vukuatın gerçekleşmediğini öğrenmiştim. Ki ortalık karmakarışık idi. O karmaşayı yaşayan bilir, biber gazlarının yağmur gibi yağdığı insan selinin aktığı bir ortamda, camiye sığınmak zorunda kalan insanlardan oluşan bir kalabalıktı. Az ilerisinde de Kabataş durağı var. “Bacımızın üzerine bevl ettiler.” denilen bölge burası. Öyle bir hadisenin de gerçekleşmediği, videoların yayınlanmamasından belli oluyordu.

Velhasıl soluma dönüp baktığımda Dolmabahçe Sarayı var. Fakat ağaçlardan sadece Saat Kulesi’ni görebiliyorum. Makaleyi karalarken dönüp saate bakıyorum. 15 Temmuz’da köprünün tek taraflı trafiğe kapatıldığı saate denk gelen bir saat. Gece 10 gibi. Zamanın Ruhu kulağıma üflüyor. Bundan tam 4 yıl önce ülkenin üzerine çöken kabusun ve ağırlığını hala hissettiğimiz günün gecesinin bir diğer adı “15 Temmuz Cehennemi”…

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un geçtiğimiz aylarda Hürriyet gazetesine verdiği demeçte; sosyal medyayı “Gezi’de kötü, 15 Temmuz’da iyi” olarak tanımlamıştı hatırlarsanız. Kendine hayrı dokunuyorsa iyi, diğer türlü her hamleyi kötü olarak yorumlaması, iktidarın her zamanki tavrı…

Oturduğum yerden 60 bin kişilik Çamlıca Camii görünüyor. Işıklandırması gayet iyi. Camiye bayrak desteği de eklenmiş. Uzaktan hoş bir manzara. Lakin buraya harcanan para, hiç dolmayacak büyüklükte olması, negatif özellikleri. Yeni bir şayia dolanıyor cami ile ilgili, buraya “anıtmezar” yapılacağı konuşulur oldu.

Velhasıl makale manzaradan başladı. Sağ tarafımda Dolmabahçe Camii var. Gezi eylemleriyle daha da anılır oldu. Sol tarafta Dolmabahçe Sarayı, Atatürk ile özdeştir herkes için. Nitekim müzede tüm eşyaları sergileniyor malumunuz. Saat Kulesinin tam karşı kıyısındaki tepede ise Çamlıca Camii var. Burası da Sn. Erdoğan ile anılıyor.

Cumhuriyet ile kavga ediliyor izlenimi hiç silinmedi bu ülkede. Cumhuriyetin son kazanımları bir bir eksiliyor diye yeni yeni hamleler gerçekleşiyor. Yaşadığımız süreçte, Atatürk hain olmakla itham ediliyor Ayasofya’nın müze yapılması ile ilgili. Camiye çevrilmesinde gıyabi dahli olsa da, Erdoğan kahraman statüsünde bugünlerde.
15 Temmuz’un seneyi devriyesinde geçen yıl yazdığım makalenin son cümleleri ile, yazımı sonlandırmak istiyorum.

Yazık ki ülkemizde en çok ihtiyaç duyulan şey “hafıza” olmaya devam ediyor. Hafızasını sıfırlamış, hard diskine format atmış akıllar, etraflarına akıl verme konusunda ise son derece ataklar.

15 Temmuz’u anmak hafızaya selam durmak demektir.
15 Temmuz’a nasıl gelindiğini hatırlamayacaksak, 15 Temmuz’u da anmayalım.

“15 Temmuz bir daha olmasın” diyenlerin yapması gereken konuşmak değil, tarih okumaktır.
Tarihi 15 Temmuz’da yazanların, fedakarlığı da buna dahildir.
Ancak buna saygı göstermek için bugünlere nasıl gelindiğini anlamak şarttır.

15.7.2020 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir