HDP İçin Çok Zor; Fakat Tek Seçenek Bu…
AKP, siyasi hayatına giriş yaptığında Muhafazakar/Demokrattı. Halkta büyük teveccüh gördü. Ve ilk seçimde tek başına iktidar oldu.
Böyle davrandığı ve ülkeyi bu dil ile yönettiği sürece halktaki teveccühü devam etti. Seçimleri kazanmaya ve tek başına iktidar olmaya devam etti. Ta ki seçim kanunu değişene ve Başkanlık sistemine geçene kadar. Başkanlık için yüzde 50+1 oy oranı geçerli olmaya başladığında, AKP tek başına iktidarda kalma ve ülkeyi muhafazakar demokrat olarak yönetme şansını kaybetti.
Yeni sistem, AKP’yi koalisyona zorladı. CHP, HDP, İYİ Parti ve SAADET Partisi ile söz kesmek mümkün olmadığından, MHP ile nikah kıyıldı. AKP’nin muhafazakarlığı kaldı, demokratlığı gitti. Milliyetçilikle beslenen MHP ve sonradan BBP’nin küçükte olsa desteği ile Muhafazakar/Milliyetçi söylemler ve yönetim şekli belirmeye başladı. Günümüz politikasına bir de Vatan Partisi dolayısıyla Ulusalcılar da eklenince, radikal denebilecek tavırlar takınılmaya başlandı. Bu halkta makes bulmadı, aksine puan kaybına neden oldu iktidar adına…
Muhtemel bir erken seçimin, iktidar adına kayıp olacağını düşünenlerdenim.
Fakat meclis kapanırken HDP’ye dönük tazyik, kayyum atama ve HDPli iki vekilin dokunulmazlıklarının kaldırılması, vekilliklerinin düşürülmesi ve tutuklanmaları (Leyla Güven de serbest kaldı) bir seçim stratejisidir. HDP’yi yalnızlaştırma projesidir.
Erken seçim de HDP’yi; Millet İttifakı (CHP, İYİ Parti, SAADET Partisi ve yeni partilerle (DEVA Partisi ve GELECEK Partisi) hiç bir destek ilişkisine giremeyecek duruma getirme hamleleridir.
En iyi ihtimalle HDP’yi en azından nötr bırakmaya çalışıyor iktidar.
İktidarın HDP’ye yönelik bu stratejisi, iktidarda kalmak adına haklı bir sebeptir ve mazur görülebilir.
Ve başarılı da ilerliyorlar.
İktidar kaybettiği İstanbul ve Ankara’dan tecrübe edindi. Böyle bir hatayı bir daha tekrarlamak istemiyor.
İşte düğümün çözümlendiği yer de burasıdır.
HDP’nin yapması gerekenleri kendimce karalayacağım.
HDP elzem olarak; PKK ve şiddete mesafesini ilan etmelidir. Ki iktidar muhalefeti terör yardakçılığı ya da hainlikle yaftalayamasın. HDP’ye düşen vazife; Millet İttifakı ile hareket edebilmek, ittifaktaki tüm partileri Cumhur İttifakının bu terennümünden kurtarmak ve rahat hareket edilebilmelerini sağlamaktır.
Anketlere bakıldığında iktidarın el değiştirmesi için bu hamle elzemdir, şarttır. Muhalefetin elindeki bu kozu güçlendirmek adına, bu daha evladır.
İktidara giden yol, bu hamleden geçiyor…
Şiddet; Kürt sorununun önündeki en büyük engeldir kanaatimce. Fikirlerin çatışması, kurşunların çatışmasından iyidir. Türklerin derinleri ve Kürtlerin derinleri bu durumdan istifade edenlerdir. Varlıklarını bu duruma borçludurlar. Bu şekliyle muhatap kabul olunuyorlar. Konunun bu iki kesim tarafından bilerek arafta tutulduğuna inanıyorum.
Milliyetçilerin ve Perinçekgillerin (Ulusalcılar)etkili olduğu bu ortamda; HDP’ye düşen muhalefet partilerinin ellerini güçlendirmek, her türlü diyalog için zemini sağlamlaştırmaktır.
HDP bir siyasi partidir. Ona oy veren seçmen, HDP’den ümidini kesip, strateji değişikliğine de gidebilir. Tüm hesaplar alt üst edecek olan bir hamle de budur aslında; Koronanın daha da alevlendirdiği ekonomik kriz bağımsız hareket etmeyi de mümkün kılabilir. HDP seçmenini bir arada tutmak istiyorsa; yukarıda yazılı olan hamleleri ivedilikle yapmalıdır, acizane tavsiyem.
Bitirirken şunu da dile getireyim; HDP’nin son kongresinde, Eşbaşkanlar Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın “Bizim şiddetle aramızda mesafe var” demesi, barışçı ve şiddetten uzak açıklamaları olumludur fakat kamuoyunda inancıdırıcı bir makes bulması için daha fazla çabaya ihtiyaç vardır.
HDP, örgüt vesayeti görüntüsünü ortadan kaldırmalıdır. Bunu başaramayacaksa tıpkı yerel seçimdeki stratejisini yenilemeli, kendisini ittifakın bir bileşeni olarak değil, dışardan bağımsız bir oyun kurucu gibi seçimin sonunda galip olacağı bir netice için hamle yapmalıdır.
11.6.2020 Veysi Dündar