Cuma, Aralık 13, 2024
GÜNDEMHABERLER

Kayyum Tehdidine İlk Tepki Tüm Bel-Sen Genel Başkanından

Geçtiğimiz günlerde yerel bir gazetecinin Adana Büyükşehir Belediye Başkanı  Zeydan Karalar ile  bir gazeteciyi  hedef alarak terörle ilişkilendiren  açıklamaları ve Kayyum tehdidinin  ardından ilk tepki,  KESK’e bağlı Tüm Bel-Sen Başkanı  Erdal Bozkurt’tan geldi. Bozkurt, yaptığı basın açıklamasında şunları ifade etti,

“Gazetecilik, hakikatin peşinde olmaktır, hakikatleri karartarak kariyer sahibi olmak değil.

Gazetecilik; güncel olayları, konuları, gelişmeleri, kişiler hakkındaki bilgileri tarafsızca yapma, kamusal sorumluluk taşıma, halkın gerçek haber alma hakkı ve gerçekleri öğrenme hakkı gibi basın etiği ilkelerine uygun davranmaktır.

Dün, Adana da yerel basından Zeki KIZILKAYA adlı şahsın bir radyo programında sözde Adana ile ilgili günceli paylaşma adına katıldığı programda ki iddialarını üzülerek izledim.

Söz konusu şahıs, girizgâhtaki tanımla uzaktan yakından ilgisi olmadığını asılsız, bilgisiz, oradan buradan duydukları, gerçekle ilgisi olmayan iddiaları ile maalesef teyit etmiştir.

Sendikamız üyesi, Güven BOĞA hakkında mesnetsiz, hukuksuz ve kişilik haklarına da saldırı niteliğindeki açıklamaları, bu şahsın mesleki açıdan varsa kaybolan prestijini bırakın yeniden kazanmasını, bir daha geri gelmeyecek biçimde yitirmesidir.

Adalet, demokrasi, kişi hak ve hürriyeti gibi anayasal kavramlardan da bihaber olduğu ve hukuksuzluğu meşrulaştırmak isteği ancak psikolojik bir rahatsızlık olarak tanımlanabilir.

Çünkü açıklamaları izleyince yapılan açıklamaların gerçeğin peşinde olması gereken bir gazetecinin davranışı olamaz, eğer gazeteci ise de yakışmaz diye düşündüm.

Çünkü gazeteci, demokrasiyi, Adaleti, Hukuku savunur. Muhalif de olabilir, âmâ gerçeğin yanında olmak zorundadır.

Güven BOĞA’ ve on binlerce  KHK ile mesleğinden, işinden, arkadaşlarından, ekmeğinden edilmiş kamu emekçilerinin bu durumuna sevinmek onu meşrulaştırmak hiç de insani bir davranış değildir. On binlerce hukuksuzluğa uğramış mağdurun ahını almak, KHK’yi Hukuki bir işlem olarak görmek ise ayrıca cehalettir.

KHK ile ihraçların ilk duyulduğunda dönemin adalet bakanı Bekir BOZDAĞ,  yaptığı açıklama da ihraç işlemlerinin bir idari işlem olduğunu basın toplantısında ifade etmiştir. Sonrasında yine hükümet tarafından OHAL İnceleme Komisyonu kurularak bu dosyaların yeniden incelenmesi, bu da yetmez komisyon un olumsuz kararlarına itiraz için yargı yolu, yani hukuk devreye sokulmuştur.

Yani tek başına KHK ile yapılan ihraç bir suçun sonucunda oluşmuş bir işlem olarak algılanamaz, bu konudaki sonucu ortaya çıkaracak olan tek merci yargı’dır. Kaldı ki üyemiz Güven BOĞA’nın sendikal faaliyetlerinden suç çıkarmak için açılan onlarca dava yine beraatla sonuçlanmış, hukuk bu konuda son sözü söylemiştir.

Hal bu iken, bu kadar basit bir süreçten ve işlemden dahi bi haber olan bu sahsın, düşmanlaştıran, suçlayan, kişisel hakları yok sayan, asılsız gayri ahlaki ve hukuksuz iddiaları kabul edilemez. Bu konuda sendikamız üyesi Güven Boğa’nın yanında olduğumuzu, başlatılacak yargı sürecini de birlikte takip edeceğimizi bir kez daha kamuoyu ile paylaşmak isterim.

Gerçek gazeteci demokrasiyi savunur, demokrasi dışı her türlü girişim ve uygulamanın karşısında olur. Nasıl bir kin ve nefretlik ruh halidir ki, Adana halkının sandıktan çıkan siyasi iradesini de yok sayarak, kendisini koymak istediği yerin ne olduğunu karıştırmış olacak ki, Adana’nın seçilmiş Büyükşehir Belediye Başkanını Kayyum Ataması tehdidiyle uyardığını söyleyebiliyor.

Birincisi, seçilme ehliyetine sahip olmuş, YSK’nın onayını almış, halkın tercihi ile sandıkta seçilerek göreve gelmiş belediye başkanları idari işlem ile değil, yargı yoluyla ancak görevden uzaklaştırılır. Sonrasındaki yasal süreç yine belediye kanunu ile ayrıca kelime kelime  tarif edilmiştir. Bunun dışında yapılacak her türlü girişim demokrasiye darbedir. Dolayısıyla Sayın Zeydan KARALAR’a buradan yapılan gönderme, hele hele Kayyum tertiplemek Adana halkının iradesini yok saymak, tanımamaktır.

Her iki olayda da kullanılan ifadeler, basın özgürlüğü veya ifade özgürlüğü olarak kabul edeceğimiz bir durum değildir.

İnsanlığın salgın belası ile mücadele ettiği bu günlerde birlikte dayanışma içinde olmamız ve bu salgın belasından kurtulmamız gerekirken, toplumu yanlış, kirli bilgilerle bilerek yönlendirme ve kişileri hedef gösterme sıradan bir olay olmasa gerek.

Dün olduğu gibi yarın da başta üyelerimiz olmak üzere haksızlığa uğramış tüm mağdurların yanında olmaya, hak ve hukuklarını savunmaya, emek, demokrasi, adalet eşitlik ve özgürlük taleplerimizi haykırmaya,  sınıfsal tercihimizin bize yüklediği bir görev, sorumluluk olarak görerek sürdürmeye devam edeceğiz.”  25.05.2020

KESK / Tüm Bel-Sen Genel Başkanı

Erdal Bozkurt