Ölümleri Engellemek İçin Öldürülmek
Geçtiğimiz günlerde Adana Seyhan’da Ali Hemdan adlı bir genç, gündüz saatlerinde, sokak ortasında bir polis tarafından kalbine sıkılan tek kurşunla yaşamını yitirdi.
Sokak ortasında öldürülen genç, 17 yaşındaydı ve Suriye iç savaşından kurtulmak için Türkiye’ye gelen bir mülteciydi. O saatte, karnını doyurmak için yasağa rağmen çalışmaya giderken dur, ihtarına uymadı; çünkü yakalanırsa Kabahatler kanuna göre para cezası ödememek için polisten kaçmak zorunda kaldı. Kısacası Ali’nin öldürülmesi savaş, sürgün, yoksulluk, işçi ve cezasızlık gibi çok yönlü ve boyutlu bir olay.
Yaşanan bu olay birden çok neden ve aynı zamanda sonucun bir ürünüdür. Bu neden ve sonuçlar iç içe geçmiştir. Peki, bu neden ve sonuçlar nelerdir?
1. Emperyalist-kapitalist sistemin kendini yeniden yeniden var edebilmek için ve emperyalistler arası hegomanya savaşları sonucu ortaya çıkan bölgesel savaşlar. Bu bölgesel savaşların bugünkü merkezi olan Suriye’de yaşanan iç savaşın sonucu milyonlarca insanın yerini yurdunu bırakıp hiç tanımadıkları topraklarda yaşamak zorunda kalması. Suriye savaşını büyük bir heyecanla karşılayan ve savaşın yayılmasında ve derinleşmesinde Türkiye’nin gösterdiği azami çaba. Türkiye’nin bölgesel çıkarları ve hayalleri, BOP eş başkanlığının Suriye savaşını getirdiği içinden çıkılmaz hal.
2. Suriye iç savaşından kaçarak, ülkeye gelen Mültecilerin yasal haklarının bile Türkiye’de uygulanmaması.
Mültecilere “kafamı kızdırmayın bindiririm sizi otobüslere” diyen siyasal anlayışın Mültecileri sınır boylarına göndermesi. Siyasi iktidar; Suriyelileri, Avrupa ile ilişkilerde sürekli bir koz olarak kullanıp, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek istemesi ve Avrupa’nın ise bu koza karşı var olan faşist uygulamalara göz yumması.
3. Korona salgını boyunca, açlıktan ölmemek için çalışmak zorunda olan milyonlarca işçi ve emekçinin varlığı.
Çalışmak zorunda olan Ali, 17 yaşında yani daha çocuk diyeceğimiz bir yaşta. Mülteci olduğu için büyük bir ihtimalle sigortasız çalıştırılıyordu. Aldığı ücret, asgari ücretin altındaydı.
Bu iş Ali’nin hem bedensel hem zihinsel hem de psikolojik gelişimine uygun olup olmadığının devlet tarafından denetlenmemesi. Patronların aşırı kâr hırsı ve devletin bu kâr hırsı için gerekli tüm yasal düzenlemeleri yerine getirmesi. İşçilerin ise uzun ve yoğun çalışmasına rağmen hala açlık sınırının altında yaşamak zorunda bırakılması, sermaye ve devletin bunu derinleştiren politikaları.
Devlet, mülteci bile olsa çocuk hakları gereği, çocuk işçiliğini denetleme ve buna uygun önlem alma ve gerekli durumlarda engelleme görevine sahiptir. Ancak, devletin izlediği politikalarda işçi, emekçi değil sermayeyi/patronları merkeze alması.
Tüm bunların yanı sıra korona salgınına karşı, sermaye için paketler açıklanırken işçi emekçiler ve onların çocukları ölmemek için çalışmak zorunda kalması.
4. Gündüz saatlerinde bir genci kalbinden vuran polis cezalandırılacak mı?
Bu ülkede kolluk kuvvetleri yargısız infaz yaptığında ( Hrant Dink, Ethem Sarısülük, Berkin Elvan, Dilek Doğan gibi) ceza almadığı gibi nerdeyse ödüllendirilmiştir. Kolluk kuvvetlerinin ölümle sonuçlanan bu olaylarda yargılanıp cezaya tabi tutulmaması büyük bir cezasızlık geleneğinin varlığı, polisin sokak ortasında, insanları öldürmesinin önünü açmaktadır.
5. Ali, sokakta polisten kaçmıştır; çünkü kendisine kesilecek para cezasını ödeyecek durumda değildir. Ali, aç kalmamak için korona günlerinde bile çalışmak zorunda olduğu için başka bir yere ödeyecek parası da yoktur. Bu yüzden kaçmayı “tercih etmek” zorunda kalmıştır. Ali’de bu ülkedeki yoksulluk cisimleşmiştir.
6. Yaşanan bu olaylara, toplumsal kesimler tarafından büyük tepkiler verilmemesi. Belli bir kesimin “bir şey yapmasaydı, polis zaten vurmazdı” diye düşünmesi ve polisin her yaptığını haklı/meşru görmesi. Bu konulara duyarlı, toplumsal kesimlerin ise siyasal iktidar tarafından, sürekli baskı ve şiddete maruz kalması.
Siyasal iktidarın yarattığı korku ikliminin ve zorbalığın toplumsal kesimleri hareketsiz kılması.
Ülkede hak arama ve örgütlenme bilincinin var olan zayıflığı.
7. Ali’nin öldürülmesi, var olan medyanın ne kadar taraflı ne kadar yandaş olduğunu, bir kez daha gözler önüne sermiştir. Yandaş medyanın ve kalemşorlarının ne kadar çürüdüğünü bir kez daha ispatladı.
8. Bir kez daha, sosyal medyanın gücü kendini ortaya koydu ve yandaş medyanın yaptığı tüm haberlerin yalan olduğu kısa zamanda ortaya çıktı ve bu sayede toplumsal kamuoyu tepkisini ortaya koydu.
9. Ali’nin öldürülmesi siyasal iktidar için politik/muhalif insanların sokak ortasında öldürüldüğü, cezaevlerine konulduğu bir toplumun bile artık yetmediğini; kendisine en sıradan insanı bile tehdit olarak gördüğünü göstermektedir.
Var olan haklarımızın askıya alındığı, siyasal iktidarın keyfine bırakıldığı bu dönemde
Politik ya da apolitik fark etmiyor, bu ülkede toplumun tüm kesimlerinin, en sıradan insanların can güvenliği ve yaşam hakkı tehdit altındadır.
Ali’nin öldürülmesi sadece Ali’nin öldürülmesi değildir. Bu bu olayın arkasında; emperyalist- kapitalist sistemin hegomanya savaşlarını, Ortadoğu batağını, BOP projesinin sonuçlarını, mültecileşmeyi, TC’nin niteliklerini, işçi -emekçilerin yaşam koşullarını, yoksulluğu, çocuk işçiliği, valinin, savcının, medyanın, kolluğun ve toplamda tüm devlet bürokrasinin siyasal iktidara hizmetini göstermekte ve teşhir etmektedir.
Ali’nin öldürülmesi bize, yaşadığımız sistemi anlamak için bir ayna tutmaktadır. Bu aynaya ön yargısız, çekinmeden ve göz kaçırmadan bakarsak asıl gerçekleri mutlaka gösterecektir.