Cumartesi, Ocak 18, 2025
AÇIK GÖRÜŞİNSAN HAKLARI

Kanuni Ama Hukuksuz

ASLI AKDEMİR

“Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında kendini yatağında kocaman bir böceğe dönüşmüş buldu.”

Dönüşüm – Franz Kafka

Kafka’nın Dönüşüm kitabının anahtarlarından biri kahramanın adında gizli: Samsa. Çekçe’de “yalnız” anlamına gelen “sam” sözcüğünden türetilen isim “yalnızım” anlamına geliyor.

Günümüzün hem evrensel koşullarının hem de mevcut iktidarın yıllardır sürdürmekte olduğu toplum mühendisliğinin yaratmaya ve büyütmeye devam ettiği yabancılaşma ve beraberinde gelen yalnızlaşma, fiili olarak hala devam eden OHAL rejimi sayesinde birçok insanı ve kurumu doğrudan ya da dolaylı bir biçimde etkiliyor. Son günlerde yeniden gündeme gelen kayyumlar bunun bir örneği.

Anayasa Mahkemesi’nin 1988 yılında iptal ettiği kayyum uygulaması, 15 Temmuz’dan sonra çıkartılan KHK’lar aracılığıyla tekrar düzenlendi ve sonrasında yasalaştı. Son olarak Dersim ve Ovacık Belediyeleri ile birlikte9 yılda toplam 149 belediyeye kayyum atandı. Kayyum uygulaması kanuna uygun hale getirilse de, hukuka aykırı iktidar politikalarından biri. Hukuksuzluğunun ötesinde, mantığa aykırılıklar da barındırıyor.

YSK, belediye başkanlığına aday olanların adli sicil kayıtlarını inceleyerek seçilme yeterlilikleri olup olmadığına karar vererek aday listelerini kesinleştiriyor. Bir yurttaş hakkında terör soruşturması ya da davası olsa dahi başkanlığa aday olabiliyor ancak aynı kişi belediye başkanı seçildiğinde hakkındaki bir soruşturma gerekçe gösterilerek görevden alınıyor. Henüz sonuçlanmamış soruşturmanın dayanak gösterilmesi de yine son yılların en yaygın ihlallerinden olan masumiyet karinesinin hiçe sayılmasıdır.

Benzer duruma 2019 yılı yerel seçimlerinde KHK’lılar da maruz kaldı. KHK’lılarınmuhtarlık, belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliklerine aday olmalarında herhangi bir sakınca görülmedi ancak YSK’nın verdiği kararla muhtar, başkan ya da meclis üyesi olamayacaklarına hükmedilerek mazbatalarını alamadılar.

Gerekçe olarak da “Kamu görevinden çıkarılan kişiler …bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler” maddesi gösterildi. Yani mazbataların verilmemesi yine kanuni ancak yine hukuksuzdu.

Çünkü KHK’lılar, haklarında açılmış herhangi bir soruşturma ve dava olmayan, olsa dahi adil yargılanmayan bir kitledir. Kendilerine isnat edilen suçların çoğunun geçerli dayanakları, kanıtları yoktur. Masumiyet karinesi yine hiçe sayılmıştır.

15 Temmuz sonrasında KHK’lı olarak anılan 130 binde fazla kamu görevlisi ihraç edildi. Ancak günümüz Türkiye’sinde KHK’lılar bu sayıyla sınırlı değil. 130 bin kişinin bu durumdan etkilenen yakın çevresi de KHK’lı.

Yine KHK eliyle geri getirilen hukuksuz kayyum uygulamasına maruz kalanlar da KHK’lı. Güvenlik soruşturması kılıfıyla çalışma hakları engellenen yurttaşlar da KHK’lı. İktidarın baskı politikalarıyla çalışma koşulları ağırlaştırılan kamu ve özel sektör çalışanları, güvencesiz çalışan milyonlarca kişi de KHK’lı. Saymakla bitmez. Fiili olarak hala OHAL rejiminde yaşayan milyonlarca KHK’lı olsak da çok azımız bunun farkında.

Hukuksuzluğun bilincindeki azınlık olarak yaşadıklarımızla mücadele etmek için bu zamana kadar öğrendiğimiz yollardan yürüyoruz. Değişen dünyada, dönüşen düzende bu yollar çoğu zaman çıkmaz sokaklara varıyor. Dışarıdan bakınca, farkındalıksız çoğunluğun gözünde böceğe dönüşen tehlikeli birer Gregor Samsa’yız.

Kendi içimizden bakınca da, yürünecek yeni mücadele ve dayanışma yollarını henüz yaratamadığımız için “Samsa”laşanlarız. Kayyum uygulamalarına karşı batıdan yükselen sesin cılızlığı, KHK meselesine yalnızca KHK’lıların bir kısmının sahip çıkması ve çok küçük bir kesimin destek vermesine dair sorunları aşamadıkça, bu meselelerin hak ve özgürlükleri temel alan hukuk zeminine verdiği zarar üzerinden mücadele hattı çizmedikçene yazık ki yabancılaşarak yalnızlaşmaya devam edeceğiz.

https://www.gazeteyenigun.com.tr/makale/22492708/asli-akdemir/kanuni-ama-hukuksuz