20 Temmuz, KHK(lı)lar ve Çözüm İçin Bir Yol
Tarih 20 Temmuz 2023’ü gösteriyor. Son yedi yıldır 20 Temmuz günü biz KHK’lıların unutmayacağı ve unutamayacağı en önemli günlerden biri oldu. Her birimizin başlangıç noktası değişti… Zorlu, mücadele ve direniş dolu yedi yıl kolaylıkla geçmedi ve bundan sonra da geçmeyecek. Çünkü olduğumuz dünyanın çok daha farklı bir boyutuna bir gece yarısı OHAL ilanı ve devamındaki KHK’larla geçtik. Her kurum KHK’lara ekli listeler oluşturarak emek emek elde ettiğimiz görevlerimizden bizleri “ihraç” etti.
Yüzbinlerce kamu emekçisi, yasal bir prosedür veya soruşturma başlatılmadan görevlerinden el çektirildi. Ne bir yargı kararı vardı ne de bir işlem… Bu yüzden yedi yıldır hukuksuzluk diyoruz. Anayasa hükümlerinin işletilmediği, hatta yok sayıldığı bir zaman diliminde bizlere yapılanlar belki de 12 Eylül Askeri Darbesinde yaşanılanları hem niceliksel hem de niteliksel olarak geride bırakacak şekildeydi.
Yedi yılda çok şey yaşandı. İhraç sonrası hastalıklara yakalanarak, bilmedikleri işlerde çalışmak zorunda kalarak arkadaşlarımız hayatlarından oldu. Bu travma durumunu kaldıramayarak kendi elleriyle canlarına kıyanlar oldu. Aileler dağıldı. Bireysel olarak psikolojik sorunlar yaşandı ve bununla baş edebilmek için tıbbi destekler alındı ve alınmaya devam ediliyor. Bütün bunların altında ise toplum tarafından vebalı gibi görülüp tecride tutulmak var.
Peki tüm bunlar yaşanırken biz KHK’lılar ne yaptık? Sanırım asıl konuşulması gereken de bu. Aslında 1 Eylül’den sonra KESK üyesi KHK’lılar tüm ülkede sokaklara çıkarak itirazlarını ortaya koydular. Ancak bu eylemlerin hem sürekliliği olmadı hem de KESK üyeleri dışındaki KHK’lıların katılımı sağlanamadı. Halbuki o günlerde ailelerimizle birlikte her gün sokaklarda olup bu hukuksuzluğa itiraz etmiş olsaydık bu sorunun bu kadar uzun sürmesi mümkün değildi.
KHK’lılar açısından en anlamlı şey 2018 yılında Adana’da 3-5 arkadaşın Adana İnsan Hakları Derneğine başvurarak KHK’lı Platformlarının kurulmasına öncülük etmeleri oldu. Platform kurulur kurulmaz çok sayıda ilde bulunan KHK’lı arkadaşlar bulundukları yerlerde platformları kurdular ve bu gün 72 ilde KHK Platformları örgütlü, meşru ve haklı mücadelelerini şeffaf bir şekilde ortaya koyuyor. Platformlarla birlikte birçok arkadaşımız üzerlerindeki ölü toprağını atarak meşru mücadele içinde yer aldı. Arkasından KHK meselesi her yerde herkese anlatılmaya, muhataplarla görüşmeler yapılmaya başlandı ve KHK sorununun çözümü artık ülkenin en önemli gündemlerinden biri oldu.
“Peki bu mücadele yeterli mi?” diye sorsak buna “asla yeterli değil” derim. Çünkü hala birçok KHK’lı süreci seyreder konumda hatta sorunu sadece işe dönmek üzerinden gördüğü için mücadeleden geri duruyor. 151 çeşit hak ihlali ortadayken tek çözümü işlerimize iade edilmek olarak görmem pek de mümkün değil. Yaşanılan sorun çalışma hakkımızın elimizden alınmasından çok daha öte… Söz konusu olan, yurttaş olmaktan kaynaklı devlet-birey hukuku ilişkisindeki ağır problemlerin varlığıdır. KHK’larla sadece işlerimizden edilmedik; haklarımız bir çırpıda elimizden alındı birer sivil ölüye dönüştürüldük. Bu sadece devletle değil rızası alınmış toplum eliyle gerçekleşti. Dolayısıyla çözümün devletin, toplumun ve KHK’lıların “ciddi bir özeleştiri” vermesinden geçtiğini belirtmem gerekir.
Ancak o zaman KHK’lar gidecek ve biz işimizi geri alacağız.
Münir KORKMAZ