Pazar, Aralık 29, 2024
GÜNDEMYAZARLAR

Bakan Bey’in Kardeşinin Suçu Ne?

Adalet Bakanı’nın kardeşi ‘etkin pişman’: 1454 ByLock kaydı tespit edilmiş” başlıklı bir haber yayınlandı. Habere 2016 yılı sonrası yargılanan “sıradan vatandaşlar” ve yakınlarından çok sayıda tepki geldi. Ben farklı bir noktada yaklaşıyorum: Bakan Bey’in kardeşinin suçu ne? Ortada ne bir suç var ne de dolayısıyla “etkin pişman” olunmasını gerektirecek bir durum. ByLock, WhatsApp, Tango, fark etmez, herhangi bir iletişim uygulaması içeriğinde suç unsuru var ve suça yönelik de bir eylem varsa suçlama yapılabilir. Zira ceza yargılaması eylemle, fiille ilgilenir. Cinayetten ceza verilebilmesi için ortada ceset bulunmasının şart olması gibi eylemsiz cezalandırma olmaz. Ceza yargılamasında gıyabi cenaze namazı yoktur. Bakan Bey’in kardeşi de on binlerce sıradan vatandaş da mağdur edildi, enerjilerini anlamsız adli süreçlere harcadılar. Bakan Bey’in kardeşi biraz daha şanslıydı.

10 Temmuz Pazartesi günü Gazete Duvar haber sitesinde gazeteci Can Bursalı’nın “Adalet Bakanı’nın kardeşi ‘etkin pişman’: 1454 ByLock kaydı tespit edilmiş” başlıklı bir haberi yayınlandı

Sosyal medyada haberle ilgili 2016 yılı sonrası yargılanan “sıradan vatandaşlar” ve yakınlarından çok sayıda tepki geldi. Tepkiler genellikle “Bakan beyin kardeşinin neden sıradan vatandaşlar gibi yargılanmadığı, 2017 yılında iktidar partisi milletvekili olan Bakan Bey’in kardeşi olması nedeniyle sıradan vatandaştan farklı bir yargı uygulamasıyla bir nevi “torpilli” bir süreç yaşadığı” noktalarında birleşiyor.

Ben farklı bir noktada yaklaşıyorum: Bakan beyin kardeşinin suçu ne? Ortada ne bir suç var ne de dolayısıyla “etkin pişman” olunmasını gerektirecek bir durum. Gerekçelerimi yazmadan önce de yazılan çizilenlerin her ikisi de meslektaşım olan ne Sn. Bakan ne de kardeşi Yahya Bey’le şahsi bir ilgisi olmadığını, hamama giren terler misali kamuoyunun önünde ve siyasetçi olunca bu tür tartışmaların olağan olduğunu hatırlatmak isterim. Umulur ki Sn. Bakan da kardeşi de adaletin tesisi, mağdurların mağduriyetlerinin giderilmesi için hatalardan dönülmesi adına tartışmaları bir fırsat olarak görürler.

Geldik ByLock kullanıcısı 22 kişiyle ve “FETÖ/PDY” davalarında hakkında adli işlem yapılan 166 kişiyle iletişim kaydı olduğu iddiasına ki kaç kişiyle irtibatı olduğunun hiçbir önemi yoktur.

Gelelim saçlarımı ağartan ve oluşturduğu mağduriyetler nedeniyle uygularımı kaçıran ByLock konusuna. ByLock delilinin bu derece ön planda olmasının gerekçelendirilmesi, sevip saydığım, kendisinden çok şey öğrendiğim hocam Prof. Dr. İzzet Özgenç’in “Suç Örgütleri” isimli kitabında yer alan ve benim de katıldığım hukuki görüşlerine dayanır ama kanaatimce bu görüşler temelinden yanlış anlaşılmış ve/veya bilerek ya da bilmeyerek yanlış uygulanmaktadır. Öncelikle Prof. Dr. İzzet Özgenç’in bende 11. Baskısı bulunan Suç Örgütleri kitabının 89. Sayfasından doğrudan alıntı yapalım. Alıntıladığımız bölümde öncelikle bir gözaltı ve maalesef sonrasında tutuklama anlatılıyor.

Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinde Başkan olarak görev yapan bir hâkim, kolluk görevlileri tarafından duruşma sırasında yakalama işlemine tabi tutulmuş ve gözaltına alınmıştır. Bu işlemle, kamu gücü kullanılmak suretiyle gerçekleştirilen hukuk ihlalleri bakımından tuzun koktuğu noktaya varmış bulunmaktayız. Bir hâkim hakkında, göreviyle bağlantılı olsun veya olmasın, işlediğinden şüphelenilen bir suç sebebiyle soruşturma yapılabilir. Ancak, suçüstü (meşhut suç) hali hariç olmak üzere, bir hâkim hakkında duruşma yaptığı sırada yakalama işlemi yapılamaz. Duruşma sırasında Mahkeme Başkanı hakkında yakalama işleminin yapılması, bu işlemle hukukun dışında başka bir amacın güdüldüğünü ortaya koymaktadır.

Belirli bir kamu görevi ifa eden kişinin, özellikle hâkim ve savcıların terör örgütü üyeliğiyle suçlanabilmesi için, bu suçlamaların somut bir suç vakıası ile ilişkilendirilmesi gerekir. Bir kamu görevlisinin, somut bir suç vakıası ile ilişkilendirilmeden, soyut bir şekilde terör örgütü üyeliği veya yöneticiliğiyle suçlanması, bununla hukuk dışında başka bir amacın güdüldüğünü gösterir.”

Levent MAZILIGÜNEY’in Yazısı