Tarih ve Duvardaki Maarif Takvimi
Mersin-Mezitli’de, geçtiğimiz günlerde, terör saldırısı düzenlendi. Yakın tarihe bakınca, Mersin’de yaşananlar 2015 yaz dönemi boyunca yaşananların minyatür bir başlangıcı gibi. Peki yakın tarih tekrar edebilir mi?
Şu bilinmeli ki, son 20 yıldır, harika bir sosyal mühendislik ile, toplum mekanizmasını istediği gibi şekillendirip bütün etki ve tepki sistemlerini (bilhassa son 8 senedir çok yoğun olarak) kurgulamış olan güç sahipleri, hangi sonucu almak için halka hangi veriyi yüklemesi gerektiğini mükemmelen öğrenmiş durumda. Şu anda hiç bir mevcut gerçeklik, dış politikadaki, iç politikadaki, ekonomideki hiçbir şey önemli değil. Yapılması gereken tek şey, evvela bu toplumdan alınmak istenilen sonuç, hedef tespit edilip bu sonuca göre, eldeki medya gücü, güdümlü stk ve diğer etki unsurlarının da yardımıyla, hangi düğmelere basılıp, hangi manivelanın indirilip, hangi şalterin açılması gerektiğini bilmektir. Neticede toplum tabii ki kendi bağlı olduğu, içine koyulduğu organizma, mekanik sistem neyi gerektiriyorsa, şuursuzca veya şuurlu olduğunu zannederek istenen tavır ve davranışı üretecektir. Bunun farkında ve zaten bunu kurgulamış bir siyasi oluşum, toplumu çok kolayca istediği gibi istediği yöne yönlendirecektir. Ki zaten elinde de bunun manivelaları olan ana akım medya, onlarca STK ve güdümlü muhalefet hazır varken.
Peki bir toplum bu hale nasıl getirilir? El cevap: mâşerî vicdanını körelterek. Bir vücuttan omur ilik ve beyni çekip çıkarır gibi, halkın özünü oluşturan yanılmaz öngörüyü halktan ayırarak. İçindeki aklı selim sahibi, ülkesi ve milleti için doğrunun ve yanlışın ne olduğunu kestirebilecek öngörüye sahip insanları itibarsızlaştırarak, onları ülkenin bütün resmi-gayri resmi oluşumlarından sıyırıp atarak, toplum nezdinde ikinci plana iterek, maddi ve manevi sıkıntıya sokarak, hatta gerekirse toplumdan -fiilen- tecrit ederek.. Böyle bir durumda toplum şuursuz öngörüsüz, biyoloji laboratuarında, elektrik ile ayakları kasılan ölü kurbağa deneyindeki gibi, sadece kendisine verilen elektrik komutunun sonucunu yapan bir mekanizmaya dönüşür.
Muhakeme ve vicdan olarak paralize olmuş böyle bir toplulukla nereye varabilirsiniz? İngiltere’de çocukların silgi kemirdiğine, Almanya’da insanların tek öğün yemek yediğine ve Amerika’da rafların boş olduğuna inanan bir toplumla hangi doğru kararı alacaksınız?
Böyle bir sosyal mühendislik karşısında iktidar adayı muhalifler ne yapabilir? Yapılacak olan belki de kendi hedefinize varabilmek için kendi donelerinizi, kendi planlarınızı rakibin yönlendirmesinden etkilenmeyerek, sonuna kadar takip etmek ve bu doğrultuda milletin mâşerî vicdanına tekrar ulaşabilmesi için ötelenen, düşmanlaştırılan ve belki toplumdan fiziken uzaklaştırılan bu milletin hakiki nüvesi olan insanlara (-en azındansöyleminizle-) iade-i itibarda bulunmak gerekir. Muhalefetin artık anlamazlıktan gelmekten vazgeçmesi gereken şey: toplumdan uzaklaştırılan bu insanların tekrar topluma ve sisteme kazandırılmadan herhangi bir şeyin değişmesinin çok ama çok zor olduğudur. Başka türlü bu toplumun normalleşeceğini ummak boş bir beklentidir.
Bu husustaki belki birinci handikap muhalefet edenlerinde yine iktidarın, yani rakiplerinin çizdiği alanda top koşturmalarıdır. Rakibinizin jargonunu kullanıyorsanız, onun doneleri üzerinden hareket ediyor ve politika üretiyorsanız varacağınız yer, yine rakibinize hizmet etmek olur. Eğer rakibinizin jargonunu donelerini temel alıyorsanız o zaman sizin yeriniz zaten rakibinizin yanı olmalı. Çıkış yollarınıza karınca tebeşiri ile çizilmiş engelleri aşamıyorsanız, o zaman gideceğiniz yer, tabii ki rakibinizin hedefidir.
Karşı tarafı ayakta tutan temellerin üzerine kendi söylemlerinizi bina ederseniz başınıza gelecek şey, geçenlerde de bir muhalefet genel başkanının -evvelki konuşmaları hatırlatılarak- yaşadığı gibi zor duruma düşmektir. Vaziyet bu durumda, yeni Fransızca öğrenen bir kişiyle mülakat yapıp onun ifadelerine ve telâffûzlarına karşı tarafın gülmesine benzer. Karşı tarafın argümanlarını en iyi karşı taraf kullanır. Siz de aynı ağızdan devam ederseniz, hem karşı tarafa hizmet edersiniz, hem de gülünç duruma düşersiniz
Bir ürünü toptancıdan alabilmek mümkün iken kimse gidip onu perakendeciden almaz. Bir şeyin aslı varken kimse kopyasına itibar etmez. Böyle yaparsanız sadece o argüman sahiplerinin elini güçlendirmiş argümana destek vermiş olursunuz, ” Bakınız muhalifler bile bizim dediklerimizi doğruluyor, O halde bu jargon, bu terminoloji, bu ifade, bu iddia ve bütün argümanlar gerçekten doğrudur.” deme imkanını karşı tarafa sunarsınız. Bir nevi indirmek istedikleri şaltere, çekmek istedikleri manivelaya yardımcı olarak toplumu yine onların istedikleri yöne yönlendirmelerine aracı olmuş olursunuz.
Herkes kendi kulvarını bilmeli. Aksi takdirde değişen bir şey olmayacaktır. Mezitli’de start verilen seçim çalışmalarının sonucunun ne olacağı 2015 Haziran’ında başlayıp Kasımında biten süreçte zaten çok açık bir şekilde görülmüştür. Bilinmeli ki: Tarih dediğimiz olgu duvardaki maarif takvimi gibi cetvelimsi bir doğrultuda gitmez. Bazen de döngüseldir.
Erdal ÇAKIR