Murat Sevinç: Türkiye’de Laiklik ve İfade Özgürlüğü
Laik/seküler olmayan bir demokrasi yok. Eğer demokratik sistemden yanaysanız laikliği/sekülerliği savunmak zorundasınız. Aksinde ısrarla ‘hamile kalmadan doğum yapayım’ arzusu aynı şey. Ya da tarihte daha önce tanık olunmamış bir şey başarıp laik/seküler nitelikten yoksun bir demokratik sistem icat edeceğiz, Erke Dönergeci gibi.
Laiklik/sekülerlik bazı ‘olmazsa olmaz’ unsurlara sahip olduğu gibi, ülkeden ülkeye, kültürden kültüre değişen tarafları da var. Mesele, o ‘olmazsa olmaz’ nitelikleri benimsemekte. Yoksa, Fransa’yla Türkiye arasında fark olabilir, bunda bir tuhaflık yok. Üstelik her konuda aynı şeyi söylemek mümkün, İngiliz parlamenter sistemiyle Türkiye’ninki arasında da başkalıklar vardı, ancak temel ilkeler değişmez, örneğin bir parlamenter sistem devlet başkanı, “Ben her işe karışacağım, sorumluluğum yok ama bolca yetki kullanacağım, paşa gönlüm öyle istiyor” diyemez.
Türkiye laikliğinin de kendine özgü nitelikleri oldu her zaman. Diyanet 1924’te, onları düzenleyip hayata geçirmek, ahaliyi kontrol altında tutmak için kuruldu. Laiklik ilkesi tarihsel gerekçelerle katı ve esnek uygulamaları görüldü, her zaman gündemde kaldı, zaman zaman bir yurttaş kesimini dışlamanın aracına da dönüştürüldü. Özellikle 1990’larda siyasal İslamcıların yükselişine karşı geliştirilen ulusalcı refleksin sonucunda bu ilke olmadık biçimde yorumlandı ve İslamcılarla siyasi mücadelede bir sopaya dönüştü. Kavgadan nihai olarak İslamcılar galip çıkınca, sopayı tutan el değişti.
…
Asıl sorun şu: Üstün Dökmen, katılır ya da katılmazsınız, ‘tüm siyasi ve dini sembollerin’ (dinsel ya da laik) kendi alanındaki pratikler esnasında kullanılmasına, meslek etiğiyle bağdaşmayacağı gerekçesiyle karşı olduğunu dile getirdi ve sırf bu nedenle büyük bir tepkiyle karşılaştı. Demek ki Türkiye’de şu anda adı sanı bilinen biri, akademisyen ya da siyasetçi, hâkim inancın herhangi bir sembolü üzerine, kamuoyunun işiteceği biçimde, başını derde sokmadan tek satırlık yorum yapamaz. Açıkça, Türkiye laik/seküler değil ve bu nitelik yoksa demokrasi, demokrasinin mütemmim cüzü ifade özgürlüğü de yok demektir. Evet, ülkenin hali bu.