Pazar, Ocak 19, 2025
YAZARLAR

Hiç Akletmez Misiniz?

Kur’an’da Allah sık sık “Hiç akletmez misiniz?”; “Ne az akleder siniz?” diye ikazlarda bulunur.

Akıl ile nakli algılama, anlama ve hüküm çıkarmada insanoğlunun acziyetine, tembelliğine ve nefsine karşı zaaflarına işaret eder.
İslam düşünce sistematiğinde, varlık alemini ve toplumsal olayları değerlendirmede Kur’an’ın vazettiği temel kavramlar şunlardır;

1.Tezekkür (Zihnin sebepler üzerinde yoğunlaşması; geçmişe yönelik hatırlama; derin düşünce.)

2.Tedebbür (Zihnin sonuçlara ve maksatlara yoğunlaşması; geleceğe yönelik derin düşünce; Bir şeyin önüne arkasına bakarak geleceğe yönelik tedbir alma).

3.Teakkul (Zihnin sebepler ve sonuçlar arasında derin bağ kurması).

4.Tefakkuh (Zihinsel yoğunlaşmanın damıttığı sonuç).

5.Tefekkür (Zihnin deliller üzerinde yoğunlaşması).

Evet, toplumsal olayların ve varlık aleminin bu düşünce dinamiği adeta bir üretim prosesi gibi gelen ham bilgiyi alır yukarıda sıralanan değerlendirme sistematiğine tabi tutar ve sonuçta bir hükme varır. Varılan bu hüküm akıl tarafından akredite edilmiş hükümdür.

İnsan olarak Allah’ın bize nimet olarak bahşettiği akıl nimetini israf ediyoruz. O büyük ikramı / nimeti âtıl bırakıyoruz. Zihinsel fonksiyonlar yerli yerinde kullanılmayınca doğru, isabetli hükümlere varamıyoruz. İsabetli hükümlere varamadığımız için de bir türlü adil, isabetli bir hükme de / karara da varamıyoruz.

Bu kadar akletmeye vurgu yapan bir dinin mensupları olarak tam aksi çok az akletmemizin sebepleri işte sıraladığımız akli aktivasyonları yapmamamızdandır.

Hz. Peygamber de insanları bu zihinsel melekeleri aktif bir şekilde kullanmaya teşvik ediyor; “Bir meselede zihinsel efor sarf edip doğru, isabetli bir neticeye /karara varana iki sevap; isabetsiz bir hükmün sahibine de bir sevap” müjdesini veriyor. Akli eforun sonucundaki ürün hatalı da olsa yine de ücreti ödeniyor. Akli melekeleri, kullanma kılavuzuna göre işletilmesine bu kadar büyük bir teşvik…

Şimdi neden böyle bir girizgâh yaptım? Şundan:

Son günlerde özellikle Müslümanlık iddiasında bulunan kesimin akıldan ve hikmetten mahrum yargıları ve beklentileridir.

CB Erdoğan Tarım Kredi Kooperatiflerine ait marketlerde halka ucuz gıda satışı yapılacağını duyurdu. Haliyle bu haber sözkonusu kesimi heyecanlandırdı; bir beklenti içerisine soktu.

İşte baştaki girizgahı bunun için yaptım. Basit bir aklî muhakemeyle bunun mümkün olamayacağını veya uzun süre sürdürülebilme kabiliyetinin olamayacağını kavramaları / anlamaları beklenirdi ve böyle bir siyasi söylemin geçerliliğinin, sürdürülebilirliğinin olmayacağını muhataplarına söylemelilerdi. Ancak böyle yapmadıkları gibi hiçbir aklî muhakemede bulunmadan beklenti içerisine girdiler. Sözkonusu marketlerin satış reyonlarındaki fiyatları görünce de hayal kırıklıkları yaşadılar. Fakat buna rağmen yine de akli sonuçlar çıkartamadılar; asli faili / failleri değil feri failleri hedefe koydular. Gereksiz, isabetsiz o kadar sebep ve fail sıraladılar.

İktidar taraftarı kesimden birileri çıkıp da muktedirlere şu basit soruyu sormadılar / soramadılar:

“Bugün yaşanan yüksek enflasyon oranı, Türk lirasının yabancı paralar karşısındaki değersizliği ve akar-yakıt, elektrik fiyatlarındaki bu fahiş zamlara rağmen piyasalardaki yangını söndürme imkânı olabilir mi? Rahmetli Erbakan Hocanın ifadesiyle bu pansuman tedbirlerle nereye kadar?”

Aslında aklî düşünenler için sorunu algılama ve anlama basit olduğu gibi çözümü de o ölçüde basit… Bugüne kadar çokça tekrarladık; bu vesileyle bir daha tekrar etmiş olalım. Sorunu çözmedeki temel parametreler şunlar;

1. Amasız, fakatsız bir adalet anlayışı. Tüm kurum ve kuruluşlarıyla hukuk devletinin inşası.

2. Güven iklimini oluşturup; yatırım ve üretim yapacak müteşebbise tam destek ve güven.

3. Toplumsal barışı inşa edecek bir helalleşme ve barış süreci.

4. Bir heyecan dalgası oluşturup tüm toplumsal kesimleri üretim alanlarına çekmek.

5. Kamudaki tüm kara delikleri kapatıp, kamunun faaliyet ve işlemlerinin şeffaf yürütülmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması ve her türlü israfın önüne geçilmesi.

Bunların konuşulmaya başlanması bile tüm olumsuz göstergeleri tersine döndürür. Ama bu iktidarın bunu yapma imkânı, kabiliyeti ve mecali kalmamıştır. Belirtilen çözüm önerileri ancak, yeni bir siyasal kadronun rehberliğinde toplumsal heyecanı uyandırarak, ayağa kaldırarak hayata geçirilebilir.

Fahrettin DAĞLI