Çarşamba, Şubat 5, 2025
GÜNDEMSİYASET

Eski AİHM Yargıcı Türmen: Üçlü Prosedür Uygulanacak

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Rıza Türmen, mahkemenin tutuklu iş insanı Osman Kavala davasında Türkiye’yi mahkum etmesinden sonra uygulanacak üçlü prosedürü anlattı.

AİHM, 18 Ekim 2017’den beri tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala hakkında, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 2 Şubat 2022 tarihinde başlattığı ihlal prosedürü kapsamındaki kararını 11 Temmuzda açıklamıştı.

Mahkeme kararda, Türkiye’nin Sözleşme’nin 46’ncı maddesinin 1’nci fırkasını ihlal ettiğine ve hükümetin Kavala’ya 7 bin 500 Euro ödemesine karar vermişti.

Anka’dan Melis Yıldırım’a görüşlerini dile getiren Türmen’in açıklamalarından satır başları şöyle:

“Kararda Türkiye’nin ‘iyi niyet’le davranmadığı belirtiliyor. İyi niyet bu sözleşmenin temelinde yatan bir şeydir. Özellikle 18’inci maddede ihlal bulunması, hükümetin siyasi nedenlerle Kavala’yı tutuklamış olmasına dair bulgular, ‘iyi niyet’ meselesine yeni bir önem katıyor. Çünkü burada sözleşme hakkının kötüye kullanılması meselesi var.

Geçtiğimiz yıllarda Bakanlar Komitesi ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bir anlaşma yaptılar ve ortak bir prosedür kurdular. Bir üye, sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ciddi bir biçimde ihlal ediyorsa, Bakanlar Komitesi ve Parlamenterler Meclisi, ortak bir prosedür üzerinde anlaştılar. Bu üçlü prosedürün üçüncü ayağı ise Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’dir.

Bu prosedür uygulamaya girebilir. Prosedürün uygulamaya girebilmesi için üçünden biri tetiklemeli. Kimse tetiklemezse, konu yine Bakanlar Komitesi’ne kalır. Bakanlar Komitesi ise kararı uygulamak için gerekli yaptırımları uygulamaya başlar.”

‘Türkiye’nin bir seçim yapması gerekir’

Türkiye’nin sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü vardır. 46’ncı madde çok açıktır. Sözleşmeye taraf her ülke 46’ncı maddeye uymak, kararları uygulamak zorundadırlar. Bir de Türkiye’nin kendi Anayasası’nda bir madde var. 90’ıncı maddedeki paragrafta, AİHM kararları ile iç yasalar çelişirse AİHM esas alınır, der.

Bu değişiklikle, AİHM Türk hukuk sisteminin bir parçası haline getirilmiştir. Bu da kararları uygulamaya zorlamaktadır. Ortadaki sorun bir hukuk devleti sorunudur. Kararların uygulanıp uygulanmaması hukuk devleti ile yakından bağlantılı bir sorundur. Hukuk devletlerinde mahkeme kararları uygulanır. Hukuk devletinin geçerli olmadığı ülkelerde uygulanmayabilir. Türkiye’nin burada bir seçim yapması gerekir.”

ANKA