Dört Yaşındaki Afgan Çocuğun Bir İsmi De Vardı…
Yazının konusu ve yazanın derdi bunlar değil. İsmi bilinmeyen, minibüs içindeyken, seken bir kurşunun öldürdüğü çocuk ve o çocukla babasının fotoğrafına yapılan yorumlar.
Yaşamını yitiren Afgan çocuk, dört yaşındaymış. Fotoğrafta, dört yaşında çocuk yerde yatıyor. Başında, babası. Savcıyı beklemiş bu halde. Fotoğrafı çekeni bilmiyorum. Çocuğun üzerine bir şeyler örtmüşler. Babanın yüzündeki ifadeyi tanımlayamıyorum, ayağında terlik. Yanında iki çanta var, belki anne de orada bir yerlerde. Dört yaşındaki çocuğun ismini bilmiyorum ama dört yaşındaki bir çocuk hangi durumda ne düşünür, nasıl davranır, yaşadığını ne kadar anlar, kavrar, bunları biliyorum.
İnternette, haberin verildiği mecralarda fotoğrafa yapılan yorumları okudum biraz, bir yere kadar dayanabildim. Bir kesim ahali için, her gün bir yerlerde karşılaştığımız, aynı yerde yaşadığımız bir kesim ahali için, dört yaşında bir çocuk can vermemiş gibiydi. Okuduklarımdan burada örnek vermek istemiyorum; o insanlar, ülke, geleceğimiz ve çoluk çocuk için son derece umut kırıcı, üzücü, yaralayıcı. İnsan böylesi bir lümpen ırkçılık hevesi karşısında ne diyeceğini bilemiyor pek, bildiğini de burada yazamıyor.
Söz konusu gevezeliklerin hiçbiri, dünyanın bizim payımıza düşen bir yerinde, daha önce de yaşandığı gibi, el kadar bir çocuğun, nefes almakta zorlandığı bir minibüsün içinde, toprağından uzakta, nereye gittiğini ve neden kaçtığını bilmeden, umut sözcüğünden habersiz, her coğrafyadaki her çocuğun hak ettiği hiçbir güzelliği yaşamadan, yaşamını yitirdiği gerçeğini değiştirmiyor.
Murat SEVİNÇ’in Yazısı