Arınç ya da iç çatlaklar: Tek adam rejimleri nasıl sona erer?
Bülent Arınç Türk Demokrasi Vakfı toplantısında AKP’yi bir tek adam yönetimine dönüşmüş olmaktan ötürü eleştirdi.
AK Parti kurucularından ve eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, katıldığı toplantıda “Majestelerinin gazetecileriyle bazen baş başa gelirler havanın güzelliğinden suyun berraklığından bahsederler. Öksürmenin zamanıdır, bağırmanın zamanıdır. ‘Kral çıplak’ demenin zamanıdır” dedi. Arınç’ın sözleri AK Parti’de çatlak tartışmalarını alevlendirdi.
Ses getiren bu eleştiri, 2019 sonrası Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’ın istifalarıyla somutlaşan AKP içi ayrışmaları yeniden gündeme taşıdı. Peki seçim arifesi bu eleştirilerin anlamı nedir? Sayıları artar mı? Artmaları AKP’yi yıpratır, sona yaklaştırır mı? Ya da şöyle soralım, AKP’nin sonu, çözülerek mi gelecektir?
Sorunun cevabı, yüksek olasılıkla hayır. Tek adam ya da tek parti iktidarları çoğunlukla böyle bitmez. Biraz açalım.
Otoriter rejimlerin sonu hep bir iç çatlakla mı başlar?
80’li yıllarda Latin Amerika’daki otoriter rejimler ve bunlardan çıkış yolları üzerine çalışan O’Donnell ve Schmitter şöyle diyorlardı: Bir iç çatlakla başlamayan bitiş süreci yoktur.
Oysa ki, sonraki yıllarda şahit olduğumuz otoriter iktidarlar iç çatlaklara karşı oldukça dayanıklı çıktılar. Bu iktidarlar iç çatışmalar yaşıyordu, ayrılanlar oluyor, bunlar yeni partiler kuruyor ama ana partiler iktidarlarını koruyordu. Afrika’da, Asya’da aşırı dayanıklı otoriter partiler türemişti. 80’lerin Latin Amerika tecrübesiyle bunlar pek açıklanamıyordu. Bu durum, iç çatlamaların önemiyle ilgili görüşleri revize etmek gerektiğine işaret ediyordu.