16 gazetecinin aileleri: Batıda kopan fırtına keşke burada da kopsa
16 gazeteci 4 gündür cezaevinde. Tutuklanan gazetecilerin aileleri çağrı yaptı: “Batıda bir gazeteci tutuklandığında kopan fırtına keşke burada da kopsa…”
Diyarbakır’da 8 Haziran’da evlerine ve iş yerlerine yapılan baskınlarla gözaltına alınan ve daha sonra çıkarıldıkları mahkemede tutuklanan 16 gazeteci 4 gündür cezaevinde. Gazeteciler cezaevinden dayanışma mesajları gönderirken aileleri de tüm toplumda bu konuda ses çıkartılmasını talep ediyor.
16 gazeteciden tutuklanan Aziz Oruç’un eşi Hülya Oruç ve Ömer Çelik’in eşi Tülay Çelik Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’e konuştu.
Tutuklanan Aziz Oruç, 1984 yılında Diyarbakır’da doğdu. Denizli Pamukkale Üniversitesi’nden mezun oldu. Gazeteciliğe, kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) 2013 yılında başladı. Oruç daha önce gözaltına alındı, 1 buçuk yıla yakın cezaevinde kaldı, ayrıca sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek, “zincirleme şekilde terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla iki yıl bir ay hapis cezasına çarptırıldı. Karara ilişkin istinaf mahkemesinin incelemesi sürüyor.
‘BURADA DA BİR FIRTINA KOPSUN’
Tülay Çelik eşinin cezaevinde kaldığı dönemlerde de gazetecilik yaptığını söyleyerek şöyle devam etti: “Bir buçuk yıl Kandıra Cezaevi’nde kaldığı dönem burada yaşadıklarını haberleştirdi. Daha önce evimizi özel harekat bastı. Ömer’in parmaklarına basıp ‘bu parmaklarla mı yazı yazıyorsun’ diye işkence ettiler. Bu kez de evimizi basıp benim bilgisayarımı, çocuğumun tabletini aldılar. Herhalde çocuğumun izlediği çizgi filmleri izleyecekler. Ömer ve arkadaşlarının doğru bir yolda gazetecilik yaptıklarına inanıyorum. Bugün bir gazeteci batıda tutuklandığında birden kopan fırtına burada 16 gazeteci tutuklandığında neden kopmuyor? O fırtınayı hissetmedik, şaşırmıyorum ama şaşırmak istiyorum. Burada da bir fırtına kopsun. Sol sosyalist, Türk kardeşlerimiz buradaki 16 gazeteci için de umarım bir fırtına çıkartır.”